BİRLEŞME VE BÖLÜNMEDE ALACAKLILARIN KORUNMASI

6762 sayılı mülga TTK’da, alacaklıların birleşme işlemine itirazı düzenlenmişti. 6102 sayılı TTK’da ise alacaklılara bu yönde bir itiraz hakkı tanınmamış ve yalnız alacaklılara alacaklarının teminat altına alınmasını talep etme hakkı tanınmıştır (BİLGİLİ, Fatih/DEMİRKAPI, Ertan: Şirketler Hukuku Dersleri, 7. Baskı, Bursa 2020, s. 78). Bu kapsamda TTK md. 157/1’de, birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan şirketin bunların alacaklarını teminat altına alacağı düzenlenmiştir. Bu hak, birleşmeye katılan şirketler tarafından, alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla bildirilir.

Birleşmede olduğu gibi bölünmede de alacaklılara itiraz imkânı tanınmamıştır. Bu kapsamda bölünmeye ilişkin TTK md. 174’te, bölünmeye katılan şirketlerin alacaklılarının, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılacağı düzenlenmiştir (BİLGİLİ/DEMİRKAPI, s. 86).

Birleşmede ve bölünmede teminat altına alınması gereken alacaklar müeccel alacaklardır. Nitekim, muaccel alacakların ifası gerekeceği için yalnız müeccel alacakların teminat altına alınması talep edilebilir.

Birleşmede alacaklılar, alacaklarının teminat altına alınmasını, birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde devralan şirketten talep edebileceklerdir. Bölünmede ise alacaklılar, bölünmenin hukuken geçerlilik kazanmasından önce ilanın yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bölünen şirketlerin herhangi birisinden alacaklarının teminat altına alınmasını talep edilebileceklerdir. Dolayısıyla, alacakların teminat altına alınması, birleşmede, birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından sonra talep edilebilirken bölünmede ise bölünmenin hukuken geçerlilik kazanmasından önce talep edilmelidir.

Birleşmede, yalnız devrolunan ortaklığın alacaklılarının değil devralan ortaklığın alacaklılarının da bu haktan yararlanabileceği düzenlenmiştir. Zira, birleşme neticesinde devralan ortaklığın alacaklılarının hakları da ihlale uğrayabilir. Nitekim ilgili düzenlemede, birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları ifadesi de bunu desteklemektedir (TEKİNALP, Gülören/TEKİNALP, Ünal: Avrupa Topluluğunun Ulusal Düzeydeki Birleşmelere İlişkin 3. Yönergesi, Postacıoğlu’na Armağan, İstanbul 1990, s. 321).

Birleşmede, hazırlanan raporda şirketin borcunun bulunmadığı anlaşılırsa, ilan yükümlülüğünün yerine getirilmesine gerek bulunmaz. Bunun yanında, diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek yerine borcu da ödeyebilir. Bölünmede ise alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediği ispatlanırsa, teminat altına almak yükümlülüğü ortadan kalkar. Bunun yanında, diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde şirket, teminat göstermek yerine borcu da ödeyebilir.

Birleşmeden farklı olarak bölünmede, bölünmeye katılan şirketlerin ikinci dereceden sorumluluğu da düzenlenmiştir. Bölünmede, malvarlığının bölümlere ayrılması alacaklılar açısından olumsuz sonuçlara sebebiyet vereceği için birleşmeye nazaran daha etkili bir şekilde korunması gerekmiştir. Söz konusu sorumluluğun zamanı ve miktarı yönünden ise bir sınırlama getirilmemiştir (COŞTAN, Hülya: Bölünmeye Katılan Şirketlerin Müteselsil Sorumluluklarının Sınırlandırılması, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2012, C. 18, Sa. 2, s. 231-232).

İkinci dereceden sorumluluk kapsamda, TTK md. 176/1 fıkrasında, bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirketin alacaklıların alacaklarını ifa etmemesi durumunda, bölünmeye katılan diğer şirketlerin, ikinci derecede sorumlu olacağı ve bu borçlardan müteselsilen sorumlu olacakları düzenlenmiştir. Alacaklıların, ikinci derecede sorumlu olan şirketleri takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış ve birinci derecede sorumlu şirketin; iflas etmiş, konkordato süresi almış, aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş, merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş olması gerekir.

Alacaklıların ikinci dereceden sorumlu kişilerin sorumluluklarına gidebilmesi için TTK md. 175 uyarınca bildirim yapılması şartı aranmamaktadır. Nitekim aksinin kabulü, bildirimde bulunmayan alacaklıların asli borçlunun değişmesine onay verdiği şeklinde değerlendirmeye sebep olacaktır.

Birleşme ve bölünmede alacaklıların korunması için bkz. https://www.idefix.com/Kitap/Birlesme-Bolunme-ve-Tur-Degistirmede-Ortaklarin-Paylarinin-ve-Haklarinin-Korunmasi/Egitim-Basvuru/is-Ekonomi-Hukuk/Hukuk/urunno=0001951125001

Birleşme ve bölünmede alacaklıların korunması için bkz. https://www.bkmkitap.com/birlesme-bolunme-ve-tur-degistirme-kararlari

Birleşme ve bölünmede alacaklıların korunması için bkz. https://www.fidankitap.com/ttk-ve-vergi-kanunlari-acisindan-sermaye-sirketlerinde-birlesme-bolunme-islemleri-ve-uygulamali-ornekler-ciltli

“BİRLEŞME VE BÖLÜNMEDE ALACAKLILARIN KORUNMASI” için 1 yorum

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir