HK Hukuk Bürosu alanında uzman ekibiyle müvekkillerine kaliteli bir hizmet sunma hedefiyle yola çıkmıştır. Müvekkillerinin değişen ihtiyaçları karşısında titiz bir çalışma ve çözüm odaklı bir yaklaşımla geniş kapsamlı avukatlık hizmeti sunmaktadır.

HK Hukuk Bürosu  sunduğu danışmanlık hizmeti sayesinde müvekkilleri açısından doğabilecek hukuki riskleri tespit etmekte ve bunlara ilişkin çözüm önerileri sunmaktadır. Uyuşmazlık sonrasında ise yenilikçi bir bakış açısıyla hızlı ve pratik hukuki çözümler üretmekte ve müvekkillerinin nitelikli bir avukatlık hizmeti almasını temin etmektedir.

 

,

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ ANKARA

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun (Kanun) md. 6/14 ve 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği (Yönetmelik) md. 13/11’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemelerde, kentsel dönüşüm kapsamında hak sahipleri ile müteahhit arasında imzalanmış olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin hak sahiplerince hangi şartlarda feshedileceği düzenlenmiştir. Böylece, kentsel dönüşüm kapsamında yapım işinin ivedi bir şekilde bitirilebilmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise kentsel dönüşümde sözleşme feshi suretiyle dönüşümün sürüncemede kalmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ NEDİR?

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi, kentsel dönüşüm kapsamındaki alanlarda ve parsellerde; oy birliği ile anlaşma sağlanmasından veya hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınıp bu karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra belirli bir süre yapım işine başlanmaz veya yapım işi durursa gerçekleşen fesihtir. Kentsel dönüşümde sözleşme feshi için belirli bir süre yapım işine başlanmaması veya yapım işinin durması müteahhitten kaynaklanmalıdır.

YAPIM İŞİNE BAŞLANMAMIŞSA KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi açısından ilk durum, müteahhitten kaynaklanan sebeplerle, bir yıl içinde yeni yapının yapım işine başlanmamasıdır. Böylece, oy birliği ile anlaşma sağlanmasından veya hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınıp bu karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra müteahhitten kaynaklanan sebeplerle, bir yıl içinde yeni yapının yapım işine başlanmamış ise, yapılan sözleşmeler feshedilebilir. Ancak bu gerekçe ile kentsel dönüşümde sözleşme feshi yapılabilmesi için sözleşme hükümlerine göre yapım işinin başlanılmasından önce hak sahiplerince yerine getirilmesi gereken edimler yerine getirilmeli, yapım işine başlanılmasına engel teşkil edecek bir yargı kararı, idare kararı, idare uygulaması veya benzeri geçerli bir gerekçe olmamalıdır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YAPIM İŞİNE NE ZAMAN BAŞLANILMALIDIR?

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi için gerekli olan yapım işine başlanılmamış bir yıllık sürenin başlangıcı, bütün maliklerle anlaşma sağlanan hallerde en son anlaşma sağlanan malik ile imzalanan sözleşmenin tarihinin, riskli yapılarda riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden, riskli ve rezerv yapı alanlarında ise alan belirleme işleminden önce mi yoksa sonra mı olduğuna bakılarak belirlenir. En son anlaşma sağlanan malik ile imzalanan sözleşmenin tarihi, riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden/riskli ve rezerv yapı alanı belirleme işleminden önceki bir tarih ise bir yıllık sürenin başlangıcında riskli yapı tespitinin kesinleştiği/riskli ve rezerv yapı alanının belirlendiği tarih esas alınır. En son anlaşma sağlanan malik ile imzalanan sözleşmenin tarihi riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden/riskli ve rezerv yapı alanı belirleme işleminden sonraki bir tarih ise, en son anlaşma sağlanan malik ile imzalanan sözleşme tarihi esas alınarak hesaplama yapılır. Hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınan hallerde ise bir yıllık sürenin başlangıcı, en az üçte iki çoğunluk ile alınan karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra tapuda yeni malik adına devir işleminin yapıldığı tarih esas alınarak hesap edilir.

YAPIM İŞİ DURDURULMUŞSA KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi açısından ikinci durum, müteahhitten kaynaklanan sebeplerle, yapım işi belirli bir seviyede durdurulmuş ve en az altı aydır projenin bitirilmesini gerektirecek seviyede ekip ve ekipmanla inşai faaliyete devam edilmiyor olmasıdır. Böylece, oy birliği ile anlaşma sağlanmasından veya hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınıp bu karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra müteahhitten kaynaklanan sebeplerle, yapım işi belirli bir seviyede durdurulmuş ve en az altı aydır projenin bitirilmesini gerektirecek seviyede ekip ve ekipmanla inşai faaliyete devam edilmiyor ise yapılan sözleşmeler feshedilebilir. Kentsel dönüşümde sözleşme feshinin bu gerekçe ile yapılması için yapım işinin durdurulduğu ve en az altı aydır projenin bitirilmesini gerektirecek seviyede ekip ve ekipmanla devam edilmediği, ilgili idarenin tespit, tutanak ve kayıtları, yapı denetimi sistemindeki kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri vb. bilgi ve belgeler ile ortaya konulmalıdır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİNE KİM KARAR VERİR?

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi için hisseleri oranında malikler tarafından karar alınması gerekir. Karar maliklerin en az üçte iki çoğunluğu ile alınmalıdır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİNE NASIL KARAR VERİLİR?

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi kararı alınması herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Fesih iradesi, fesih konusunda maliklerin en az üçte iki çoğunlukla anlaştıklarına dair anlaşan maliklerce imzalı karar tutanağı, maliklerin en az üçte iki çoğunluğu tarafından verilen fesih talebine ilişkin dilekçe, maliklerin en az üçte iki çoğunluğunun başka bir müteahhitle anlaştıklarına dair sözleşme veya vekaletname örnekleri gibi sair belgeler ile ispatlanabilir.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ BAKANLIĞA BAŞVURU

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi kararından sonra fesih müracaatı, alınan fesih kararı ve fesih gerekçesine göre gerekli bilgi ve belgeler ile birlikte yazılı olarak Müdürlüğe (Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü / Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) veya Bakanlık (Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı) tarafından yetki devri yapılması durumunda İdareye yapılır. İdare ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bu sınırlar dışında il özel idareleri, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyeleridir. Müdürlük veya İdare, fesih müracaatını görevlendireceği eleman / elemanlar veya teşkil edeceği bir komisyon marifetiyle inceler.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ DURUMUNDA BAKANLIĞIN İNCELEMESİ

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi müracaatı üzerine, öncelikle müracaatın uygun yapılıp yapılmadığı incelenir. Müracaat uygun yapılmışsa fesih gerekçesine göre, yeni yapının yapım işine başlanılmamasının / yapım işine projenin bitirilmesini gerektirecek seviyedeki ekip ve ekipmanla devam edilmemesinin sebeplerine ilişkin yazılı olarak müteahhite onbeş gün süre verilerek bilgi ve belge istenilir. Süre sonunda kentsel dönüşümde sözleşme feshi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine dair, yapı mahallinde inceleme ve belediye, sosyal güvenlik kurumları gibi konu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla yazışma da dahil olmak üzere, her türlü inceleme ve araştırma yapılır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ ŞARTLARININ GERÇEKLEŞMEMESİ

Yapılan inceleme ve araştırma neticesinde kentsel dönüşümde sözleşme feshi şartlarının gerçekleşmediği tespit edilebilir. Bu durumda konuya ilişkin fesih müracaatında bulunan maliklere bilgi verilir.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ BAKANLIĞIN SÜRE VERMESİ

Yapılan inceleme ve araştırma neticesinde kentsel dönüşümde sözleşme feshi şartlarının gerçekleştiğinin tespit edilmesi durumunda, müteahhide otuz gün süre verilerek fesih gerekçesine göre, yapım işine başlaması / projenin bitirilmesini gerektirecek seviyedeki ekip ve ekipmanla işe devam etmesi gerektiği, aksi takdirde bu sürenin bitim tarihi itibarıyla sözleşmelerin resen feshedileceği ihtar edilir. Otuz günlük sürenin sonunda müteahhitin işe başlayıp başlamadığı / projenin bitirilmesini gerektirecek seviyedeki ekip ve ekipmanla işe devam edip etmediği mahallinde kontrol edilir. Yapım işinin projenin bitirilmesini gerektirecek seviyedeki ekip ve ekipmanla devam edip etmediğinin takdir hakkı incelemeyi yapan Müdürlük veya İdareye aittir.

BAKANLIK TARAFINDAN VERİLEN SÜREDE MÜTEAHHİDİN İŞE BAŞLAMAMASI

Bakanlık tarafından yapılan işe başlama veya devam etme ihtarına rağmen müteahhitin işe başlamadığının / yapım işine projenin bitirilmesini gerektirecek seviyedeki ekip ve ekipmanla devam edilmediğinin tespit edilmesi durumunda, otuz günlük sürenin bittiği tarih itibarıyla hak sahipleri ile müteahhit arasında imzalanmış olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri ilgililerinin muvafakati aranmaksızın resen feshedilmiş sayılır. Sözleşmelerin feshedilmiş sayıldığı, maliklere ve müteahhite bildirilir. Dolayısıyla müteahhidin süresinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda kentsel dönüşümde sözleşme feshi yapılmış olur.

“Dosyanın incelenmesinden; gerek davacılar gerekse arsa malikleri tarafından inşaatın tamamlanma oranına ilişkin adli yargı mahkemelerinde durum tespiti yaptırdıkları, buna göre; … Sulh Hukuk Mahkemesinin Değişik İş:… sayılı dosyasında 24.05.2019 tarihi itibarıyla inşaatın tamamlanma seviyesinin %85 olduğu, yine … Sulh Hukuk Mahkemesinin Değişik İş: … sayılı dosyasında 10.11.2020 tarihi itibarıyla inşaatın tamamlanma seviyesinin %85 olduğunun tespit edildiği, yapı denetim kuruluşu, yapı müteahhidi ve yapı sahibi tarafından imzalanmış 21.08.2019 tarihli yıl sonu seviye tespit tutanağında, yapının gerçekleşme oranının %95 seviyesinde olduğu, arsa maliklerince oybirliğiyle alınan sözleşmenin feshine ilişkin kararın gereğinin yapılmasının 08.08.2019 tarihinde verilen dilekçeyle Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden talep edildiği, bunun üzerine, idare tarafından 05.09.2019 tarihinde yerinde inceleme yapılarak son hakedişi üzerinden 6 aydan fazla süre geçmesine rağmen inşaata devam edilmediğinin tutanak ile tespit edilip, 10.10.2019 tarihinde birinci kez 24.01.2020 tarihinde de ikinci kez olmak üzere, 6306 sayılı Kanunun 6/14. maddesi de hatırlatılarak 30’ar gün süre verilmek suretiyle inşaatın bitirilmesine yönelik faaliyete başlamasının yükleniciye ihtar edildiği, son olarak 27.05.2020 tarihinde inşaatın son durumunun ve ihtarlardan sonra faaliyete başlanıp başlanmadığının tespiti için idarenin teknik elemanlarınca yerinde inceleme yapıldığı, ancak inşai faaliyete devam edilmediğinin tespit edilerek tutanak altına alındığı, bunun üzerine de 6306 sayılı Kanunun 6/14.maddesi uyarınca dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; yukarıda belirtilen ve dava konusu işlemin dayanağı olan mevzuatın uyuşmazlık konusu olaya uygulanmasının davacıların iddialarıyla, davalıların savunmasının birlikte değerlendirilmesinden; yüklenici tarafından inşaata başlandığı, sonrasında belirli bir seviyede durdurulduğu ve idare tarafından gönderilen ihtarlara rağmen inşaatı bitirmeye yönelik faaliyete devam etmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemin dayanağı 6306 sayılı Kanunun 6. maddesinin 14. fıkrası uyarınca, inşaatın hangi seviyede durduğunun veya inşaata başlandıktan sonra durmasına hangi tarafın sebep olduğunun idare tarafından tespit edilmesine ilişkin bir zorunluluğun olmadığı, idare tarafından yapılması gerekenin, inşaatın durduktan sonra en az altı aydır projenin bitirilmesini gerektirecek seviyede ekip ve ekipmanla inşai faaliyete devam edilmediğine ilişkin maliklerin en az üçte iki çoğunluğu ile aldığı sözleşmenin feshine dair karar ile inşaatın devam edip etmediğinin tespiti istemi üzerine, belirtilen durumların tespit edilmesi, yükleniciye otuz gün süre verilerek işe başlaması veya devam etmesi gerektiği, aksi takdirde bu sürenin bitim tarihi itibarıyla sözleşmelerin resen feshedileceğinin ihtar edilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen hususlar dikkate alındığında, sözleşmenin feshine ilişkin işlemin mevzuata uygun olarak tesis edildiği, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” (Danıştay 6. D., E. 2020/10800, K. 2022/1325, T. 10.2.2022).

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ DURUMUNDA İDAREYE KARŞI DAVA

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi kararına karşı idare mahkemesinde dava açılabilir. Zira fesih işlemi 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması anlamında tesis edilen tek yanlı ve icrai bir idari işlemdir.  Bu sebeple, söz konusu uyuşmazlık idari yargının görev alanında bulunur.

“Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacı şirket ile Afyonkarahisar İli, Merkez, A1 Mahallesi, A2 Caddesi 127 ada, 11 parsel sayılı taşınmaz malikleri arasında akdedilen düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine dair yapı maliklerince alınan 22/10/2019 tarihli kararın Afyonkarahisar Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bildirilmesi üzerine anılan sözleşmenin 6306 sayılı Kanun’un 6/14. maddesi ve Uygulama Yönetmeliği’nin 13/11-e maddesi kapsamında re’sen feshedilmesine ilişkin 16/03/2020 tarih ve E.4189 sayılı Afyonkarahisar Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlığın, davacı şirket ile Afyonkarahisar ili, Merkez A1 Mahallesi, A2 Caddesi, 127 ada 11 parsel sayılı taşınmaz malikleri arasında imzalanan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine ilişkin işlemden kaynaklandığı, bu işlemin 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması anlamında tesis edilen tek yanlı ve icrai bir idari işlem niteliğinde bulunduğu görülmektedir.

Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın idari yargının görev alanında bulunduğu sonucuna varıldığından davayı görev yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiş olup, 2577 sayılı Yasanın 45/5. maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” (Konya BİM, 2. İDD, E. 2020/1356, K. 2020/2319, T. 28.10.2020).

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TAPU KAYITLARININ TERKİNİ

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi sonrasında, taşınmaz sicillerine şerh edilmiş olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri terkin edilebilir. Terkin için maliklerin, Müdürlüğün veya İdarenin talebi gereklidir. Bu durumda tescil ilgili tapu müdürlüğünce terkin edilir.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YAPILAN İŞLER İÇİN DAVA AÇILABİLİR Mİ?

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi tarihine kadar birtakım işler yapılmış, ödemeler alınmış ve hisseler devredilmiş olabilir. Bu durumda taraflar arasında birden fazla hukuki uyuşmazlık oluşabilir. Bunların çözümü açısından genel hukuk hükümleri uygulanır. Dolayısıyla, fesih tarihine kadar yapılmış olan işler, devrolunan hisseler, yapılan ödemeler ve diğer hususlarda genel hukuk hükümleri uygulanır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SÖZLEŞME FESHİ KİRA YARDIMLARININ İADESİ

Kentsel dönüşümde sözleşme feshi tarihine kadar müteahhit tarafından hak sahiplerine kira yardımı yapılmış olabilir. Ancak fesih tarihine kadar müteahhit tarafından hak sahiplerine yapılan kira yardımı ödemeleri hak sahiplerinden geri talep edilemez. Zira sözleşme müteahhidin kusur veya ihmali sebebiyle feshedilmiştir.

İlgili yazılarımız için bkz.

https://www.hkavukatlik.com/kentsel-donusum-sozlesmelerinde-gecikme-nedeniyle-kira-alacagi/

https://www.hkavukatlik.com/tasinmazin-gec-teslimi-nedeniyle-kira-tazminati/

https://www.hkavukatlik.com/ankara-kentsel-donusum-avukati/

https://www.hkavukatlik.com/kentsel-donusumde-riskli-yapi/

, ,

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI AVUKATI

İkamet izni ihlalinde sınır dışı, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (6458 sayılı Kanun) md. 54’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede diğer sınır dışı halleri yanında ikamet izni ihlalinde sınır dışı halleri de sayılmıştır. İkamet izni ihlalinde sınır dışı edilecek yabancılar, ikamet izinleri iptal edilenler, ikamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler ve ikamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlardır. Aşağıda ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilmesi, ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararına itiraz, ikamet izni ihlalinde idari gözetim kararı verilmesi ve ikamet izni ihlalinde idari gözetim kararına itiraz gibi konular incelenecektir.

TÜRKİYE’DE İKAMET İZNİ ALINMASI ZORUNLU MUDUR?

İkamet izni Türkiye’de kalmak üzere verilen izin belgesidir. Yetkili makamlar tarafından düzenlenen bu belge yabancıya Türkiye’de belirli bir süre belirli bir yerde yaşama hakkı sağlar. Türkiye’de vize veya vize muafiyeti tanınan süreden ya da doksan günden fazla kalacak yabancılar, e-ikamet sistemi üzerinden, şartlarını taşıdıkları ikamet izni türüne başvurmalıdırlar. Başvurusu tamamlanan yabancılar sistem tarafından belirlenen randevu gününde, yaşamak istedikleri ilde bulunan il/ilçe göç idaresi müdürlüğünde hazır bulunmalıdır. Geçerli bir mazereti olmaksızın randevu gününde il/ilçe göç idaresi müdürlüğünde hazır bulunmayan yabancılar, hiç başvuruda bulunmamış sayılırlar. İkamet izni bulunmayan veya süresi dolan yabancılar ise ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalırlar.

YABANCIYA İKAMET İZNİNİ KİM VERİR?

İkamet izni başvurusu, yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki konsolosluklara yapılır. İkamet izni için başvuracak yabancıların, talep ettikleri ikamet izni süresinden altmış gün daha uzun süreli pasaport ya da pasaport yerine geçen belgeye sahip olmaları gerekir. Başvuru için gerekli olan bilgi ve belgeler eksik ise başvurunun değerlendirilmesi eksiklikler tamamlanıncaya kadar ertelenebilir. Başvurular, en geç doksan gün içinde sonuçlandırılır. Başvurunun olumsuz sonuçlanması durumunda ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemi gerçekleştirilir.

“Öte yandan, davacı ile Türk vatandaşı eşin komşularıyla yapılan görüşmede, bu kişilerin evine farklı farklı kadınların geldiği, uygunsuz kıyafetlerle gece 23:00-24:00’ten sonra dışarı çıkıp sabaha karşı eve geldiklerinin beyan edildiği, yine genel ahlaka aykırı ve rahatsız edici davranışlarından dolayı ikamet ettikleri apartmanda yaşayan kişiler ile sorun yaşamaları üzerine ev sahipleri tarafından evden çıkarıldıkları, Türk vatandaşı eşin aylık geliri ile şahısların harcamaları ve yaşam standartlarının orantılı olmadığı tespitleri ile 6458 sayılı Kanun’un 15. maddesince başvurucunun kamu düzeni açısından sakıncalı olmaması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; kamu düzeninin korunması açısından da davacının ikamet izni başvurusunun reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” (DANIŞTAY 10. D., 2015/113 E., 2020/7070 K., 29.12.2020 T.).

İKAMET İZNİ TÜRLERİ NELERDİR?

İkamet izin türleri, amacına göre farklılaşmaktadır. Bu kapsamda kısa dönem ikamet izinleri, aile ikamet izni ve öğrenci ikamet izni, uzun dönem ikamet izinleri ise insani ikamet izni ve insan ticareti mağduru ikamet izni olarak sayılabilir. Söz konusu ikamet izinlerinden birisine sahip olmayan ve Türkiye’de yasa dışı yaşayan yabancılar ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalırlar.

İKAMET İZİN BAŞVURUSU TÜRKEYE’DE YAPILABİLİR Mİ?

İkamet izni başvuruları normal şartlarda yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki konsolosluklara yapılırken istisnai hallerde valiliklere de yapılabilir. İncelemede yabancının Türkiye’deki aile bağları, ikamet süresi, menşe ülkedeki durumu ve çocuğun yüksek yararı gibi hususlar göz önünde bulundurulur. Verilen karar yabancıya, yasal temsilcisine veya avukatına tebliğ edilir. Kararda, yabancının karara karşı itiraz haklarını etkin bir şekilde nasıl kullanabileceği ve bu süreçteki diğer yasal hak ve yükümlülüklerine de yer verilir. İkamet izni alınamaması veya süresinin uzatılamaması durumunda yabancı ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalabilir.

TÜRKİYE’DE YAPILACAK İKAMET İZNİ BAŞVURULARI HANGİLERİDİR?

İkamet izni başvuruları normal şartlarda yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki konsolosluklara yapılırken aşağıdaki hâllerde istisnai olarak valiliklere de yapılabilir. Bu kapsamda, adli veya idari makamların kararlarında veya taleplerinde, yabancının Türkiye’den ayrılmasının makul veya mümkün olmadığı durumlarda, uzun dönem ikamet izinlerinde, öğrenci ikamet izinlerinde, insani ikamet izinlerinde, insan ticareti mağduru ikamet izinlerinde, aile ikamet izninden kısa dönem ikamet iznine geçişlerde, Türkiye’de ikamet izni bulunan anne veya babanın Türkiye’de doğan çocukları için yapacağı başvurularda, geçerli ikamet izninin verilmesine esas olan gerekçenin sona ermesi veya değişikliğe uğramasından dolayı yeni kalış amacına uygun ikamet izni almak üzere yapılacak başvurularda, 6458 sayılı Kanun md. 20/2 kapsamında yapılacak ikamet izni başvurularında, Türkiye’de yükseköğrenimini tamamlayanların kısa dönem ikamet iznine geçişlerinde ikamet izni başvuruları valiliklere de yapılabilir. Türkiye’de yapılacak ikamet izin başvurusu reddedilen ve yasa dışı ikamet eden yabancılar ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalabilir.

İKAMET İZNİ MUAFİYETİ NEDİR?

Yabancılara ikamet izni muafiyeti tanınabilir. Muafiyet tanınan yabancının Türkiye’de ikamet etmesi için ikamet izni aranmaz. İkamet izin muafiyeti tanınan yabancılar 6458 sayılı Kanun md. 20’de sayılmıştır. İkamet izin muafiyeti tanınan yabancılar, doksan güne kadar vizeyle veya vizeden muaf olarak gelenler, vize süresi veya vize muafiyeti süresince, Vatansız Kişi Kimlik Belgesi sahibi olanlar, Türkiye’de görevli diplomasi ve konsolosluk memurları ve bunların ailelerinden Dışişleri Bakanlığınca bildirilenler, uluslararası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerde çalışan ve statüleri anlaşmalarla belirlenmiş olanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu anlaşmalarla ikamet izninden muaf tutulanlar, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu (5901 sayılı Kanun) md. 28 kapsamında olanlar, 6458 sayılı Kanun md. 76 ve 83/1 kapsamında belge sahibi olanlardır. İkamet izni bulunmasa da bunlar ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalmazlar.

İKAMET İZNİ HANGİ DURUMLARDA İPTAL EDİLEBİLİR?

İkamet izninin iptal sebepleri iznin türüne göre farklılık gösterir. Kısa dönem ikamet izni, şartlarından birinin veya birkaçının yerine getirilmemesi veya ortadan kalkması, ikamet izninin veriliş amacı dışında kullanıldığının belirlenmesi, hakkında geçerli sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı bulunması durumlarında iptal edilir.

Aile ikamet izni ise şartlarının karşılanmaması veya ortadan kalkması, aile ikamet izni alma şartları ortadan kalktıktan sonra kısa dönem ikamet izni verilmemesi, hakkında geçerli sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı bulunması, aile ikamet izninin veriliş amacı dışında kullanıldığının belirlenmesi durumlarında iptal edilir.

Öğrenci ikamet izni ise şartlarının karşılanmaması veya ortadan kalkması, öğrenimin sürdürülemeyeceği konusunda kanıtların ortaya çıkması, öğrenci ikamet izninin veriliş amacı dışında kullanıldığının belirlenmesi, hakkında geçerli sınır dışı etme kararı veya Türkiye’ye giriş yasağı bulunması durumlarında iptal edilir.

Uzun dönem ikamet izinleri ise yabancının, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturması, sağlık, eğitim ve ülkesindeki zorunlu kamu hizmeti dışında bir nedenle kesintisiz bir yıldan fazla süreyle Türkiye dışında bulunması durumlarında iptal edilir.

İnsani ikamet izni ise iznin verilmesini zorunlu kılan şartlar ortadan kalktığında, yabancının insan ticareti mağduru olduğu veya olabileceği yönünde kuvvetli şüphe bulunan durumlarda, kendi girişimiyle suçun failleriyle yeniden bağ kurduğu belirlendiği durumlarda ikamet izni iptal edilir.

 İkamet izni iptal sebepleri aynı zamanda başvurunun reddi ve uzatılmaması sebebidir. İkamet izni iptal edilen yabancı ikamet izni ihlalinde sınır dışı işlemine maruz kalabilir.

GERİ GÖNDERME MERKEZİNDE BULUNANLARIN İKAMET İZİNLERİ

Tutuklu veya hükümlü olarak cezaevlerinde ya da idari gözetim altında geri gönderme merkezlerinde bulunan yabancıların, buralarda geçirdikleri süreler ikamet izni süresinin ihlali sayılmaz. Bu kişilerin varsa ikamet izinleri iptal edilebilir. Bunlardan, yabancı kimlik numarası bulunmayanlara, ikamet izni şartı aranmadan yabancı kimlik numarası verilebilir.

ÇALIŞMA İZNİNİN İKAMET İZNİ SAYILMASI

Geçerli çalışma izni ile 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun (4817 sayılı Kanun) md. 10’a istinaden verilen Çalışma İzni Muafiyet Teyit Belgesi, ikamet izni sayılır. Çalışma izni verilebilmesi veya iznin uzatılabilmesi için kişinin Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyecek yabancılar kapsamına girmemesi şarttır.

YABANCIYI SINIR DIŞI ETME KARARI NEDİR?

Sınır dışı etme kararı 6458 sayılı Kanun md. 52 ve devamında düzenlenmiştir. Sınır dışı etme kararı, yabancının kanunda belirtilen fiilleri işlemesi sebebiyle vatandaşı olduğu ülkeye, transit gideceği ülkeye veya üçüncü bir ülkeye gönderilmesi kararıdır. Sınır dışı etme kararı valilik tarafından verilir. Valilik sınır dışı etme kararını resen veya Göç İdaresi Genel Müdürlüğü talimatıyla verilir. İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı da yabancı hakkında verilebilecek sınır dışı kararlarından biridir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI KARARI

Sınır dışı etme kararı alınacak yabancılar, 6458 sayılı Kanun md. 54’te sayılmıştır. Bunlar arasında ikamet izni ihlalinde sınır dışı edilecek yabancılar da bulunmaktadır. İkamet izni ihlalinde sınır dışı edilecek yabancılar, ikamet izinleri iptal edilenler, ikamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler ve ikamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlardır. İkamet izni ihlalinde sınır dışı edilmeye sebep olan söz konusu üç durum aşağıda ayrı ayrı incelenecektir.

        İKAMET İZNİ İPTAL EDİLENLERİN SINIR DIŞI EDİLMESİ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilecek durumlardan ilki, ikamet izninin iptal edilmesidir. İkamet izni iptal sebepleri ikamet izninin türüne göre değişir. Bu durumların gerçekleşmesi halinde yabancı hakkında 6458 sayılı Kanun md.54/1-f gereğince ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilir.

        İKAMET İZİN SÜRESİNİ AŞANLARIN SINIR DIŞI EDİLMESİ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilecek durumlardan ikincisi, ikamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenlerdir. İkamet izin uzatma başvuruları ikamet izni süresinin dolmasına altmış gün kalmasından itibaren ve her koşulda ikamet izni süresi dolmadan önce valiliklere yapılır. İkamet iznini uzatma başvurusunda bulunanlara, harca tabi olmayan bir belge verilir. Bu yabancılar, ikamet izni süreleri sona ermiş olsa dahi haklarında karar verilinceye kadar bu belgeyle Türkiye’de ikamet edebilir. Uzatılan ikamet izinleri, yasal izin sürelerinin bitim tarihinden itibaren başlatılır. Dolayısıyla, ikamet izin süresi sona ermesine rağmen haklı gerekçe olmadan süreyi on günden fazla ihlal eden yabancılar hakkında 6458 sayılı Kanun md. 54/1-g gereğince ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilir.

        İKAMET İZİN BAŞVURUSU REDDEDİLENLERİN SINIR DIŞI EDİLMESİ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilecek durumlardan üçüncüsü, ikamet izin uzatma başvurusu reddedilmesine rağmen on gün içinde ülkeden çıkış yapmayanlardır. Uzatma başvurusu reddedilmesine rağmen on gün içinde ülkeden çıkış yapmayan yabancılar hakkında 6458 sayılı Kanun md. 54/1-j gereğince ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilir.

“Bu bağlamda, genel ahlaka aykırı fiili sebebiyle Ç-116 kodlu tahdit veri girişi ile 1 yıl süreli olarak yurda girişinin yasaklanmasına karar verilerek sınır dışı edilen davacının, hakkında verilen yurda girişi yasağı süresi dolduktan sonra Türkiye’ye gelerek ikamet izni başvurusunda bulunduğu görülmekle birlikte; ev hanımı olan ve turizm amaçlı olarak ikamet izni başvurusunda bulunan davacı tarafından ülkeye geliş amacının tam olarak ortaya konulamadığı, öte yandan, davacının, 6458 sayılı Kanun’un 15. maddesinde sayılan kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı olanlar sınıfına girdiği, dolayısıyla aynı Kanun’un 31. maddesinde zikredilen 7. madde kapsamına girmemek şartını taşımadığı anlaşıldığından, kısa dönem ikamet izni başvurusunun reddedilmesine ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” (DANIŞTAY 10.D., 2016/13546 E., 2018/2884 K., 03.10.2018 T.).

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI KARARINI KİM VERİR

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı valilik tarafından verilir. Valilik bu kararı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün talimatı üzerine ya da resen verir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI EDİLEMEYECEK KİŞİLER

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilse de 6458 sayılı Kanun md. 55’te sayılan yabancılar hakkında ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı uygulanmaz. Ancak bu kişilerin, belli bir adreste ikamet etmeleri veya istenen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir. Dolayısıyla ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilse de sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar; ciddi sağlık sorunları, yaş ve hamilelik durumu nedeniyle seyahat etmesi riskli görülenler; hayati tehlike arz eden hastalıkları için tedavisi devam etmekte iken sınır dışı edileceği ülkede tedavi imkânı bulunmayanlar; mağdur destek sürecinden yararlanmakta olan insan ticareti mağdurları ve tedavileri tamamlanıncaya kadar, psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet mağdurları sınır dışı edilemez.

“Somut olayda başvurucu, sınır dışı edilmesi hâlinde, Sünni olmasından dolayı ülkesinde baskı ve zulme maruz kalacağını ileri sürmüş ancak bu konuda iddialarını somutlaştıracak bilgi ve belgeler ortaya koymamıştır. Öte yandan ulusal ve uluslararası kuruluşların raporlarında da menşe ülke olan İran’da başvurucunun ileri sürdüğü gerekçeyle sistematik olarak insan hakları ihlali yapıldığına dair bir değerlendirmeye yer verilmediği görülmektedir. Anayasa Mahkemesi, gerçekleştiği iddia olunan müdahalenin başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik gerçek ve ciddi bir tehlike oluşturabilecek nitelikte olması hâlinde İçtüzük’ün 73. maddesi uyarınca tedbir değerlendirmesi yapabilmektedir. Bu aşamada dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden başvurucuya yönelik derhâl tedbir kararı verilmesini gerektiren ciddi bir tehlike bulunduğu anlaşılamadığından tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekir.” (Anayasa Mahkemesi 1.B., B. 2016/22509 T.02.11.2016).

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI ETME KARARININ TEBLİĞİ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı etme kararı alındıktan sonra kararın ilgililere tebliğ edilmesi gerekir. Kararın tebliği 6458 sayılı Kanun md. 53/2’de düzenlenmiştir. Sınır dışı etme kararı ve kararın gerekçesi, hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya, yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. İkamet izni ihlalinde sınır dışı etme kararı verilen kişi avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisine veya yasal temsilcisine kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgi verilir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE SINIR DIŞI KARARINA İTİRAZ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararına itiraz, yabancı hakkında verilen sınır dışı etme kararına karşı yargı yoluna başvurulmasıdır. İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararına itiraz etmek isteyen yabancı, verilen kararın tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içinde idare mahkemesine başvurmalıdır. Yargılama sonuçlanana kadar hakkında sınır dışı kararı verilen kişi sınır dışı edilemeyeceğinden idare mahkemesine yapılan itiraz yabancının sınır dışı edilmesini engeller.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİM KARARI NEDİR?

İkamet izni ihlalinde idari gözetim kararı, yabancıların, kanunda aranan şartları taşıması sebebiyle Geri Gönderme Merkezi’nde belli bir süre tutulmasıdır. İdari gözetim kararı, ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilen yabancılar hakkında uygulanır. Bu kişilerden kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için verilen sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında ikamet izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararı alınır. Bu kişiler, idari gözetim kararı yerine idari gözetime alternatif yükümlülüklere de tabi tutulabilirler. İdari gözetim kararını valilik verir. Dolayısıyla ilgili düzenlemede sayılan kişiler, ikamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilmesi neticesinde idari gözetim altına alınırlar.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİM SÜRESİ

İkamet izni ihlalinde idari gözetim süresi 6458 sayılı Kanun m. 57/3’te düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre ikamet izni ihlali sebebiyle hakkında idari gözetim kararı verilen kişi Geri Gönderme Merkezi’nde en fazla altı ay süreyle tutulur.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİM SÜRESİ UZATILABİLİR Mİ?

İkamet izni ihlali sebebiyle verilen altı aylık idari gözetin süresi, yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle sınır dışı etme işlemlerinin tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir. Dolayısıyla kural yabancının altı ay süreyle idari gözetim altında tutulması ise de istisnai durumlarda bu süre altı ay daha uzatılabilir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİMİ VALİLİĞİN DEĞERLENDİRMESİ

İkamet izni ihlalinde sınır dışı kararı verilen yabancı hakkında idari gözetim uygulanması durumunda bu kararın valilik tarafından gözden geçirilmesi gerekir. İdari gözetim sürecinde idari gözetimin zaruri olup olmadığı valilik tarafından her ay düzenli olarak değerlendirilir. Gerek görülmesi durumunda otuz günlük süre beklenmeden de idari gözetim gözden geçirilebilir. Yapılan değerlendirmede kişinin idari gözetim altında tutulmasında zaruri görülmezse idari gözetim derhal sonlandırılır. İdari gözetimi sonlandırılan yabancıya idari gözetime alternatif yükümlülükler de getirilebilir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİM HAKKINDA BİLGİLENDİRİLME

İdari gözetim kararı, idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli yapılan değerlendirmelerin sonuçları, gerekçesiyle birlikte idari gözetim altında tutulan kişiye, yasal temsilcisine veya avukatına tebliğ edilir. İdari gözetim altına alınan kişinin bir avukat tarafından temsil edilmemesi durumunda ise kendisi veya yasal temsilcisi kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

İKAMET İZNİ İHLALİNDE İDARİ GÖZETİM KARARINA İTİRAZ

İkamet izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararına itiraz 6458 sayılı Kanun m. 57/6’da düzenlenmiştir. İdari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. İdareye verilen dilekçeler ise derhal yetkili sulh ceza hâkimliğine ulaştırılır. Sulh ceza hâkimliği incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır.

İDARİ GÖZETİM KARARI YETKİLİ MAHKEME

İdari gözetim kararı yetkili mahkeme hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İDARİ GÖZETİM KARARI SONLANDIRMA

İdari gözetim kararı sonlandırma hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SINIR DIŞI EDİLMEK NASIL OLUR

Sınır dışı edilmek nasıl olur hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SURİYELİLERİN SINIR DIŞI EDİLMESİ

Suriyelilerin sınır dışı edilmesi hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SINIR DIŞI EDİLME SEBEPLERİ

Sınır dışı edilme sebepleri hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SINIR DIŞI KARARI ANAYASA MAHKEMESİ

Sınır dışı kararı Anayasa Mahkemesi hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SINIR DIŞI KARARI YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

Sınır dışı kararı yürütmenin durdurulması yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

SINIR DIŞI ETME KARARI TEBLİĞ FORMU

Sınır dışı etme kararı tebliğ formu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İlgili yazılarımız;

https://www.hkavukatlik.com/yabancinin-ucuncu-bir-ulkeye-sinir-disi-edilmesi/

https://www.hkavukatlik.com/sinir-disi-etme-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/idari-gozetim-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/calisma-izni-ihlali-sebebiyle-sinir-disi/

https://www.hkavukatlik.com/vize-ihlali-sebebiyle-sinir-disi/

,

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SINIR DIŞI

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (6458 sayılı Kanun) md. 54’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede diğer sınır dışı halleri dışında çalışma izni iptali sebebiyle sınır dışı halleri de sayılmıştır. Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilecek yabancılar, Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar ve çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenlerdir. Aşağıda çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilmesi, çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararına itiraz, çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararı verilmesi ve idari gözetim kararına itiraz gibi konular incelenecektir.

TÜRKİYE’DE ÇALIŞMA İZNİ ALMAK ZORUNLU MU?

6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu (6735 sayılı Kanun)’na göre, yabancıların Türkiye’de bağımlı veya bağımsız çalışmaya başlamadan önce izin alması gerekir. Çalışma izni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Bakanlık) tarafından resmî bir belge şeklinde düzenlenen ve geçerlilik süresi içinde yabancıya Türkiye’de çalışma ve ikamet hakkı veren izin belgedir. Türkiye’de geçerli çalışma izni olmadan çalışan yabancılar hakkında cezai ve idari işlem uygulanır. İzinsiz çalışan yabancılar pasaport, vize ve ikamet izinleri tetkik edilerek çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilirler.

YABANCININ ÇALIŞMASI İÇİN ÖN İZİN ALINMASI

Mesleki yeterlilik gerektiren sağlık ve eğitim hizmetlerinde çalışacak yabancıların çalışma izni başvurularının değerlendirilmesi için ön izin alınması zorunludur. Sağlık hizmetlerinde Sağlık Bakanlığı, eğitim hizmetlerinde Millî Eğitim Bakanlığı mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin vermeye yetkilidir. Ön izin alınması gereken meslekler anılan bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir. Çalışma izni uzatma başvuruları da ilgili bakanlık veya Yükseköğretim Kurulu ön iznine tabidir. Zorunlu olduğu hallerde ön izin alınmazsa çalışma izin başvurusu reddedilir. Ön izin almadan çalıştığı belirlenen yabancılar çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilirler.

YABANCI ÇALIŞMA İZNİ İÇİN NEREYE BAŞVURU YAPAR?

Çalışma izni başvuruları yurt içinde doğrudan Bakanlığa, yurt dışında ise yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki büyükelçilik veya başkonsolosluğa yapılır. Usulüne uygun olarak yapılan başvuruların değerlendirilmesi, bilgi ve belgelerin tam olması kaydıyla otuz gün içinde tamamlanır. Başvuru yapmadan çalışan yabancılar ise çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilirler.

YABANCILARIN ÇALIŞMA İZNİ TÜRLERİ NELERDİR?

Yabancıların çalışma izin türleri süreli çalışma izni, süresiz çalışma izni ve bağımsız çalışma iznidir. Süreli çalışma izni, iş veya hizmet sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel kişiye ya da kamu kurum veya kuruluşuna ait belirli bir işyerinde veya bunların aynı işkolundaki işyerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla ilk başvuruda en çok bir yıl olmak üzere verilir. Yapılan uzatma başvurusunun olumlu değerlendirilmesi halinde ilk uzatma başvurusu için en çok iki, ikinci uzatma başvurusu için en çok üç yıla kadar çalışma izni verilebilir. Farklı bir işveren yanında çalışmak üzere yapılan başvurular içinse en çok bir yıl çalışma izni verilir.

Süresiz çalışma iznine Türkiye’de uzun dönem ikamet izni veya en az sekiz yıl kanuni çalışma izni olan yabancılar başvurabilir. Yabancının başvuru şartlarını taşıması yabancıya mutlak hak sağlamaz. Süresiz çalışma izni olan yabancı, uzun dönem ikamet izninin sağladığı tüm haklardan, özel kanunlardaki düzenlemeler hariç, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili mevzuat hükümlerine tabi olmak şartıyla, Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanır. Süresiz çalışma izni olan yabancının seçme, seçilme ve kamu görevlerine girme hakkı ile askerlik hizmeti yapma yükümlülüğü yoktur.

Bağımsız çalışma izni, süreli olarak düzenlenen çalışma izinlerindendir. Bağımsız çalışma izni başvurusunda yabancının eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye’deki faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye payı ile Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu önerileri doğrultusunda Bakanlıkça belirlenecek diğer hususlar dikkate alınır. Dolayısıyla süreli, süresiz veya bağımsız çalışma izni olmadan çalışan yabancılar çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilirler.

ÇALIŞMA İZNİ ALAN YABANCI HER İŞTE ÇALIŞABİLİR Mİ?

Çalışma izin başvuruları Türkiye’deki iş piyasası, çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür dikkate alınarak değerlendirilir. İlgili kanunlarda sadece Türk vatandaşlarına hasredilmiş meslek ve görevler için yabancılara çalışma izni verilmesi mümkün değildir. Söz konusu işlerde çalışan yabancılar çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilirler.

ÇALIŞMA İZNİ ALMADAN ÇALIŞABİLECEK KİŞİLER

Bazı kişilerin Türkiye’de çalışabilmeleri için çalışma izni almalarına gerek yoktur. Bunlar, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu (5901 sayılı Kanun) md. 28 çerçevesinde Mavi Kart almış olanlar veya almaya hak kazananlar ve başka bir devlet vatandaşı olmakla birlikte aynı zamanda Türk vatandaşı olanlardır. Sayılan kişiler çalışma izni almaksızın Türkiye’de çalışabilirler.

YABANCININ ÇALIŞMA İZNİ MUAFİYETİ VE ŞARTLARI NEDİR?

Çalışma izni muafiyeti, yabancının Türkiye’de en az beş yıl kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olması, çalışmasının ekonomik kalkınma açısından katma değer yaratması ve istihdam üzerinde olumlu etki yapacak olması koşulu ile verilen izindir. Çalışma izni muafiyeti başvuruları yurt içinde doğrudan Bakanlığa, yurt dışında yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti büyükelçilikleri veya başkonsolosluklarına yapılır. Başvurunun olumlu değerlendirilmesi halinde çalışma izni muafiyeti, yabancının pasaport veya pasaport yerine geçen belgelerinin geçerlilik süresinden altmış gün daha kısa süreli olarak düzenlenir ve her yabancı için ayrı ayrı verilir. Çalışma izni muafiyetiyle geçirilen süreler, kanuni çalışma izni veya ikamet izni sürelerinin hesabında dikkate alınmaz. Çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti başvurusunun reddi ve düzenlenen belgelerin iptali kararları, yabancı çalıştıran işverene veya bağımsız çalışma izni, süresiz çalışma izni ya da Turkuaz Kart sahibi yabancıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) hükümlerine göre tebliğ edilir. Bakanlığın bu Kanun kapsamında verdiği kararlara karşı ilgililer tarafından tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Bakanlığa itiraz edilebilir. İtirazın reddedilmesi hâlinde idari yargı yoluna başvurulabilir.

ÇALIŞMA İZNİ VERİLMEYECEK YABANCILAR KİMLERDİR?

Belirli şartları sağlamayan yabancılara çalışma izni verilemez. Çalışma izni verilemeyecek yabancılar 6735 sayılı Kanun md. 9’da sayılmıştır. Bunlar, uluslararası işgücü politikasına uygun olmayan, sahte veya yanıltıcı bilgi ve belgelerle yapılan, yabancı istihdam edilmesine ilişkin gerekçesi yeterli görülmeyen, diğer kanunlarda Türk vatandaşlarına hasredilen iş ve meslekler için yapılan, gerekli nitelik ve uzmanlığı taşımadığı anlaşılan yabancılara ilişkin olan, Bakanlıkça belirlenen değerlendirme kriterlerini karşılamayan, 6458 sayılı Kanun md. 7, 15 ve 54 kapsamında olduğu İçişleri Bakanlığınca bildirilen yabancılara ilişkin olan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından Türkiye’de çalışmasında sakınca görülen yabancılara ilişkin olan, Dışişleri Bakanlığı uygun görüşü olması hariç Türkiye Cumhuriyeti’nin tanımadığı veya diplomatik ilişkisi olmayan ülke vatandaşları için yapılan, kanuni süresi içinde yapılmayan veya eksiklikleri tamamlanmayan başvurulardır. Çalışma izni alamayacak yabancı çalıştığı tespit edilmesi halinde çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilir.

ÇALIŞMA İZNİNİN İSTİSNAİ OLARAK VERİLEBİLECEĞİ YABANCILAR KİMLERDİR?

Bazı yabancılara istisnai olarak çalışma izni verilebilir. Bunlar, eğitim düzeyi, ücreti, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı ve benzeri özellikleri itibarıyla nitelikli işgücü olarak değerlendirilen, bilim ve teknolojiye katkısı, yatırım veya ihracat düzeyi, sağlayacağı istihdamın büyüklüğü ve benzeri özellikleri itibarıyla nitelikli yatırımcı olarak değerlendirilen, belirli bir süre için işvereni tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen bir projede istihdam edilen, İçişleri Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı tarafından Türk soylu olduğu bildirilen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı, Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşı, 6458 sayılı Kanun uyarınca uluslararası koruma başvurusu sahibi, şartlı mülteci, geçici koruma sağlanan veya vatansız ya da mağdur destek sürecinden yararlanan insan ticareti mağduru, bir Türk vatandaşı ile evli ve eşiyle Türkiye’de evlilik birliği içinde yaşayan, yabancı devletlerin ve uluslararası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerinde diplomatik dokunulmazlığı olmadan çalışan, alanındaki başarısı ile uluslararası düzeyde temayüz etmiş olarak bilimsel, kültürel, sanatsal veya sportif amaçla Türkiye’ye gelen ve sınır ötesi hizmet sunucusu kişilerdir.

ÇALIŞMA İZNİ HANGİ DURUMLARDA İPTAL EDİLİR?

Çalışma izni bazı durumlarda iptal edilebilir. Bunlar 6735 sayılı Kanun md. 15’te sayılmıştır. Öncelikle çalışma izni, sürenin dolması veya Bakanlık tarafından iptal edilmesi suretiyle geçerliliğini kaybeder. Yabancının veya işverenin talebi dışında çalışma izninin sona erdiği haller ise yabancının, çalışma izni veya çalışma izni muafiyetinin geçerlilik tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye’ye gelmemesi, İçişleri Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığının uygun görüşünün bulunması hâli hariç, pasaportunun veya pasaport yerine geçen belgesinin geçerlilik süresinin uzatılmaması,  6735 sayılı Kanun’da belirtilen hükümlere aykırı olarak çalıştığının tespiti, çalışmasının herhangi bir nedenle sona ermesi,  çalışma izni başvurusunun sahte veya yanıltıcı bilgi ve belgelerle yapıldığının sonradan tespiti, 6735 sayılı Kanun md. 11 kapsamında olması ve geçiş süresi içinde talep edilen bilgi ve belgeleri sunmaması ya da bunların niteliklerini kaybettiğinin anlaşılması, 6458 sayılı Kanun md. 7, 15 veya 54 kapsamında olduğunun İçişleri Bakanlığınca bildirilmesi, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından Türkiye’de çalışmasında sakınca olduğunun ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca bildirilmesi, sağlık sebepleri veya zorunlu kamu hizmeti gibi mücbir sebepler dışında süreli çalışma izinlerinde aralıksız olarak altı aydan, bağımsız ve süresiz çalışma izinlerinde ise aralıksız olarak bir yıldan uzun süre Türkiye dışında kalması, Turkuaz Kart sahibi olması hâlinde yurt dışında kalış süresinin Bakanlıkça belirlenen süreyi aşmasıdır. Çalışma izninin iptali sebepleri aynı zamanda çalışma izni muafiyetinin de iptali sebepleridir. Çalışma izni iptal edilen yabancının çalıştığı tespit edilmesi halinde çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilir.

YABANCININ VE İŞVERENİNİN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Yabancı çalışanın ve işvereninin bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda yabancı çalıştıran işveren ile süresiz veya bağımsız çalışma izni bulunan yabancı, çalışma izninin veya çalışma izni muafiyeti kapsamında çalışmanın başlaması ve sona ermesi durumu halleri ile çalışma izni veya çalışma izni muafiyetinin iptalini gerektirecek hâlleri on beş gün içinde Bakanlığa bildirmelidir.

SINIR DIŞI ETME KARARI NEDİR?

Sınır dışı etme kararı 6458 sayılı Kanun md. 52 ve devamında düzenlenmiştir. Sınır dışı etme kararı, yabancının kanunda belirtilen fiilleri işlemesi sebebiyle vatandaşı olduğu ülkeye, transit gideceği ülkeye veya üçüncü bir ülkeye gönderilmesi kararıdır. Sınır dışı etme kararı valilik tarafından verilir. Valilik sınır dışı etme kararını resen veya Göç İdaresi Genel Müdürlüğü talimatıyla verir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI ETME KARARI

Sınır dışı etme kararı alınacak yabancılar, 6458 sayılı Kanun md. 54’te sayılmıştır. Bunlar arasında çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilecek yabancılar da bulunmaktadır. Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yoldan sağlayanlar ve çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler hakkında çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilir. Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilmeye sebep olan durumlar aşağıda ayrı ayrı incelenecektir.

        GEÇİMİNİ MEŞRU OLMAYAN YOLDAN SAĞLAYANIN SINIR DIŞI EDİLMESİ

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilecek durumlardan ilki yabancının geçimini meşru olmayan yoldan sağlamasıdır. Geçimini sağlamak amacıyla meşru olmayan yollara fuhuş, insan ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı örnek verilebilir. Dolayısıyla geçimini meşru olmayan yoldan sağlayan yabancı hakkında çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilir.

        ÇALIŞMA İZNİ OLMADAN ÇALIŞANIN SINIR DIŞI EDİLMESİ

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilecek durumlardan ikincisi çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenlerdir. Yabancının Türkiye’de bağımlı veya bağımsız çalışması için izin alması gerekir. Geçerli çalışma izni olmadan çalışan yabancılar hakkında cezai ve idari işlem uygulanır. Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı da söz konusu idari işlemlerden biridir. Dolayısıyla çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilen yabancı hakkında çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilir.

“Dosya içerisinde yer alan 24/09/2014 tarihli Tebliğ Belgesi incelendiğinde; F1 Emlak isimli işyerinde izinsiz çalıştığından bahisle davacı hakkında 15 gün içerisinde Türkiye’den çıkış yapması gerektiğine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği görülmekte olup, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde, davacının izinsiz çalıştığı hususunun davalı idarece somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varılmakta, öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 19/03/2015 tarihli yazısında da davacının çalışma izninin iptal edilmediği belirtilmektedir. Bu haliyle, izinsiz çalıştığından bahisle davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. (Danıştay 10. D., 2015/4143 E., 2020/3153 K., 22.09.2020 T.).

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI KARARINI KİM VERİR?

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı valilik tarafından verilir. Valilik bu kararı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün talimatı üzerine ya da resen verir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI EDİLEMEYECEK YABANCILAR

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilse de 6458 sayılı Kanun md. 55’te sayılan yabancılar hakkında sınır dışı kararı uygulanmaz. Ancak bu kişilerin, belli bir adreste ikamet etmeleri veya istenen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir. Dolayısıyla çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilse de sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar; ciddi sağlık sorunları, yaş ve hamilelik durumu nedeniyle seyahat etmesi riskli görülenler; hayati tehlike arz eden hastalıkları için tedavisi devam etmekte iken sınır dışı edileceği ülkede tedavi imkânı bulunmayanlar; mağdur destek sürecinden yararlanmakta olan insan ticareti mağdurları ve tedavileri tamamlanıncaya kadar, psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet mağdurları sınır dışı edilemez.

“Başvuru konusu olayda başvurucunun Suriye vatandaşı olduğu, kişisel durumuyla ilgili iddialarını dile getirdiği, idare mahkemesinde açtığı iptal davasının hâlen derdest olduğu; bununla birlikte Suriye ülkesindeki iç savaşın ve buna bağlı istikrarsızlığın devam ettiği, dolayısıyla bu aşamada sınır dışı işleminin gerçekleştirilmesi hâlinde telafisi imkânsız sonuçların ortaya çıkabileceği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, İçtüzük’ün 73. maddesi uyarınca başvurucunun “yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne” yönelik ciddi bir tehlike bulunduğu anlaşıldığından tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir. (Danıştay 1.B., B. 2016/22512 T. 02.11.2016).

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI ETME KARARININ TEBLİĞİ

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı etme kararının ilgililere tebliğ edilmesi gerekir. Kararın tebliği 6458 sayılı Kanun md. 53/2’de düzenlenmiştir. Sınır dışı etme kararı ve kararın gerekçesi, hakkında sınır dışı etme kararı verilen yabancıya, yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı etme kararı verilen yabancı avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisine veya yasal temsilcisine kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgi verilir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE SINIR DIŞI ETME KARARINA İTİRAZ

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararına itiraz, yabancı hakkında verilen sınır dışı etme kararına karşı yargı yoluna başvurulmasıdır. Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararına itiraz için verilen kararın tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içinde idare mahkemesine başvurulmalıdır. Yargılama sonuçlanana kadar hakkında sınır dışı kararı verilen kişi sınır dışı edilemeyeceğinden idare mahkemesine yapılan itiraz yabancının sınır dışı edilmesini engeller.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİM KARARI NEDİR?

Çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararı, yabancıların, kanunda aranan şartları taşıması sebebiyle Geri Gönderme Merkezi’nde belli bir süre tutulmasıdır. İdari gözetim kararı, çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilen yabancılar hakkında uygulanır. Bu kişilerden kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için verilen sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararı alınır. Bu kişiler, idari gözetim yerine idari gözetime alternatif yükümlülüklere de tabi tutulabilirler. İdari gözetim kararını valilik verir. Dolayısıyla sayılan kişiler valiliğin çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararı ile idari gözetim altına alınırlar.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİM SÜRESİ

Çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim süresi 6458 sayılı Kanun md. 57/3’te düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı edilmesine ve idari gözetim altına alınmasına karar verilen yabancı Geri Gönderme Merkezi’nde en fazla altı ay süreyle tutulur.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİM SÜRESİ UZATILABİLİR Mİ?

Çalışma izni ihlali sebebiyle verilen altı aylık idari gözetin süresi, yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle sınır dışı etme işlemlerinin tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir. Dolayısıyla kural yabancının altı ay süreyle idari gözetim altında tutulması ise de istisnai durumlarda bu süre altı ay daha uzatılabilir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİM VALİLİK DEĞERLENDİRMESİ

Çalışma izni ihlali sebebiyle sınır dışı kararı verilen yabancı hakkında idari gözetimin uygulanması durumunda bu kararın valilik tarafından gözden geçirilmesi gerekir. İdari gözetim sürecinde idari gözetimin zaruri olup olmadığı valilik tarafından her ay düzenli olarak değerlendirilir. Gerek görülmesi durumunda otuz günlük süre beklenmeden de idari gözetim gözden geçirilebilir. Yapılan değerlendirmede kişinin idari gözetim altında tutulmasında zaruret görülmezse idari gözetim derhal sonlandırılır. İdari gözetimi sonlandırılan yabancıya alternatif yükümlülükler de getirilebilir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİMDE BİLGİLENDİRME

İdari gözetim kararı, idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli yapılan değerlendirmelerin sonuçları, gerekçesiyle birlikte idari gözetim altında tutulan kişiye, yasal temsilcisine veya avukatına tebliğ edilir. İdari gözetim altına alınan kişinin bir avukat tarafından temsil edilmemesi durumunda ise kendisi veya yasal temsilcisi kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

ÇALIŞMA İZNİ İHLALİ SEBEBİYLE İDARİ GÖZETİM KARARINA İTİRAZ

Çalışma izni ihlali sebebiyle idari gözetim kararına itiraz sulh ceza hâkimliğine yapılır. İdareye verilen dilekçeler ise derhal yetkili sulh ceza hâkimliğine ulaştırılır ve inceleme beş gün içinde sonuçlandırılır.

YABANCI ÇALIŞMA İZNİ

Yabancı çalışma izni hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

YABANCI ÇALIŞMA İZNİ İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR

Yabancı çalışma izni için gerekli evraklar yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

YABANCI ÇALIŞMA İZNİ ŞARTLARI

Yabancı çalışma izni şartları hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ ALINABİLECEK ÜLKELER

Çalışma izni alınabilecek ülkeler hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ ALAN YABANCININ SGK GİRİŞİ

Çalışma izni alan yabancının SGK girişi yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ÇALIŞMA İZNİ ALMADAN ÇALIŞILABİLECEK YABANCILAR

Çalışma izni almadan çalışabilecek yabancılar yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ BAŞVURUSU YAPMA

Çalışma izni başvurusu yapma hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ BAŞVURU FORMU

Çalışma izni başvuru formu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

BAĞIMSIZ ÇALIŞMA İZNİ

Bağımsız çalışma izni hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ ÇIKARMA ÜCRETİ

Çalışma izni çıkarma ücreti hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ ÇIKTIKTAN SONRA YAPILACAK İŞLEMLER

Çalışma izni çıktıktan sonra yapılacak işlemler yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ÇALIŞMA BAKANLIĞI YABANCI ÇALIŞMA İZNİ

Çalışma bakanlığı yabancı çalışma izni yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ÇALIŞMA İZNİ KAÇ GÜNDE ÇIKAR

Çalışma izni kaç günde çıkar hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SINIR DIŞI İŞLEMLERİ AVUKATI

Sınır dışı işlemleri avukatı hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ÇALIŞMA İZNİ OLMADAN ÇALIŞAN YABANCI SINIR DIŞI

Çalışma izni olmadan çalışan yabancı sınır dışı yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

İlgili yazılarımız;

https://www.hkavukatlik.com/yabancinin-ucuncu-bir-ulkeye-sinir-disi-edilmesi/

https://www.hkavukatlik.com/sinir-disi-etme-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/idari-gozetim-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/vize-ihlali-sebebiyle-sinir-disi/

BAŞKASININ TAŞINMAZINI İLANA KOYMA

TAŞINMAZI İLANA KOYARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR

Başkasının taşınmazını ilana koyma ile ilgili olarak 31.08.2023 tarihli Resmî Gazete’de Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır. Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişikliklerle, başkalarına ait taşınmazların satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişiler için bazı yükümlülükler öngörülmüştür.

BAŞKASININ TAŞINMAZINI İLANA KOYMA YASAK MIDIR?

İlana konu taşınmazın ilan veren üyeye veya bu üyenin gerçek kişi olması halinde birinci ve ikinci derece kan hısımlarına veya eşine ait olması gerekir. Bu şartların sağlanmaması durumunda ise taşınmaz sahibinin ilan veren kişiye yetki vermesi ve ilanı veren üyenin ilana konu taşınmaz sahibi tarafından yetkilendirildiği ilan yayımlanmadan önce doğrulanmalıdır. Dolayısıyla söz konusu şartlar sağlanmadan başkasının taşınmazını ilana koyma yasaktır.

TAŞINMAZ İLANA KONULURKEN İSTENEN BİLGİLER

Başkalarına ait taşınmazların satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilere ilan yayımlanmadan önce bazı bilgileri doğrulama yükümlülüğü getirilmiştir. Bu kapsamda, gerçek kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası ya da yabancı kimlik numarası ile telefon numarası; tüzel kişinin ise unvan ve telefon numarası üyelikten veya ilan yayımlanmadan önce doğrulanmalıdır. Bunun yanında doğrulanmış bilgilerin güncelliği korunmalı ve bu bilgiler saklanmalıdır.

TÜKETİCİYİ YANILTICI TAŞINMAZ İLANLARIN ÖNLENMESİ

Başkalarına ait taşınmazların satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilere ayrıca piyasa yapısını bozucu veya tüketiciyi yanıltıcı ilanları önlemeye yönelik tedbirleri alma, etkin ve sürdürülebilir rekabet şartları ve tüketicinin korunması amacıyla Ticaret Bakanlığı tarafından alınan tedbirlere uyma yükümlülüğü de getirilmiştir. Dolayısıyla değişiklik neticesinde elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin yükümlülükleri genişletilmiştir.

BAŞKASININ TAŞINMAZINI İLANA KOYMA CEZASI

Başkasının taşınmazını ilana koyma hususundaki yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında ise 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun md. 12/1-d’de öngörülen cezalar uygulanacaktır. Dolayısıyla, başkasının taşınmazını ilana koyma hususundaki yükümlülüklere uymayanlara her bir aykırılık için on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecektir. Söz konusu idari para cezası Ticaret Bakanlığı tarafından verilecektir.

BAŞKASININ TAŞINMAZINI İLANA KOYMA YASAĞI NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?

Başkasının taşınmazını ilana koyma yasağına ilişkin yukarıda açıklanan sınırlama ve yükümlülükler, yönetmeliğin yayımından itibaren iki ay sonra yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla söz konusu değişiklikler 01.11.2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.

BANA AİT EVİN BAŞKASI TARAFINDAN İLANA VERİLMESİ

Bana ait evin başkası tarafından ilana verilmesi yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

KİRALIK EV İLANI NASIL HAZIRLANIR?

Kiralık ev ilanı nasıl hazırlanır yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

SAHİBİNDEN EV İLANI VERMENİN YASAKLANMASI

Sahibinden ev ilanı vermenin yasaklanması yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

EMLAKÇI OLMADAN NASIL İLAN VEREBİLİRİM?

Emlakçı olmadan nasıl ilan verebilirim yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

EVİMİ BAŞKA BİRİNİN İLANA KOYMASI

Evimi başka birinin ilana koyması hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

EVİMİ İLANA KOYARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİM

Evimi ilana koyarken nelere dikkat etmeliyim yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

PİYASAYI YÜKSELTEN EV İLANLARI

Piyasayı yükselten ev ilanları yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ETKİLİ BİR EV İLANI İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Etkili bir ev ilanı için yapılması gerekenler yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

TAŞINAMZ SATMA ŞİKAYETLERİ

Taşınmaz satma şikayetleri hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

YANILTICI TAŞINMAZ İLANI ŞİKAYETLERİ

Yanıltıcı taşınmaz ilanı şikayetleri hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

EVİMİ NEREDE SATABİLİRİM

Evimi nerede satabilirim hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DÜKKANIMI NEREDE SATABİLİRİM

Dükkanımı nerede satabilirim hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İlgili konular için bkz.

https://www.hkavukatlik.com/trafik-kazasi-sebebiyle-kazanc-kaybi/

https://www.hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/sinir-disi-etme-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/ortakligin-giderilmesi-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/baskasinin-aracini-ilana-koyma/

BAŞKASININ ARACINI İLANA KOYMA

BAŞKASININ ARACINI İLANA KOYMA CEZASI

Başkasının aracını ilana koyma ile ilgili olarak 31.08.2023 tarihli Resmî Gazete’de İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır. İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişikliklerle, başkalarına ait ikinci el motorlu kara taşıtlarının satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişiler için bazı yükümlülükler öngörülmüştür.

BAŞKASININ ARACINI İLANA KOYMA YASAK MIDIR?

İlana konu taşıtın ilan veren üyeye veya bu üyenin gerçek kişi olması halinde birinci ve ikinci derece kan hısımlarına veya eşine ait olması gerekir. Bu şartların sağlanmaması durumunda ise araç sahibinin ilan veren kişiye yetki vermesi ve ilanı veren üyenin ilana konu taşıt sahibi tarafından yetkilendirildiği ilan yayımlanmadan önce doğrulanmalıdır. Dolayısıyla söz konusu şartlar sağlanmadan başkasının aracını ilana koyma yasaktır.

ARAÇ İLANA KONULURKEN İSTENEN BİLGİLER

Başkalarına ait ikinci el motorlu kara taşıtlarının satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilere ilan yayımlanmadan önce bazı bilgileri doğrulama yükümlülüğü getirilmiştir. Bu kapsamda, gerçek kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası ya da yabancı kimlik numarası ile telefon numarası; tüzel kişinin ise unvan ve telefon numarası üyelikten veya ilan yayımlanmadan önce doğrulanmalıdır. Bunun yanında doğrulanmış bilgilerin güncelliği korunmalı ve bu bilgiler saklanmalıdır.

TÜKETİCİYİ YANILTICI İLANLARIN ÖNLENMESİ

Başkalarına ait ikinci el motorlu kara taşıtlarının satışına yönelik ilanlara elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilere ayrıca piyasa yapısını bozucu veya tüketiciyi yanıltıcı ilanları önlemeye yönelik tedbirleri alma, etkin ve sürdürülebilir rekabet şartları ve tüketicinin korunması amacıyla Ticaret Bakanlığı tarafından alınan tedbirlere uyma yükümlülüğü de getirilmiştir. Dolayısıyla değişiklik neticesinde elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin yükümlülükleri genişletilmiştir.

BAŞKASININ ARACINI İLANA KOYMA CEZASI

Yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında ise 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun md. 12/1-d’de öngörülen cezalar uygulanacaktır. Dolayısıyla, yükümlülüklere uymayanlara her bir aykırılık için on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası Ticaret Bakanlığı tarafından verilecektir.

BAŞKASININ ARACINI İLANA KOYMA YASAĞI NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?

Başkasının aracını ilana koyma yasağına ilişkin yukarıda açıklanan sınırlama ve yükümlülükler, yönetmeliğin yayımından itibaren iki ay sonra yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla söz konusu değişiklikler 01.11.2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecektir.

ARACIMI BAŞKA BİRİNİN İLANA KOYMASI

Aracımı başka birinin ilana koyması hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ARACIMI İLANA KOYARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİM

Aracımı ilana koyarken nelere dikkat etmeliyim yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

PİYASAYI YÜKSELTEN ARAÇ İLANLARI

Piyasayı yükselten araç ilanları yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ETKİLİ BİR İLAN İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Etkili bir ilan için yapılması gerekenler yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

ARAÇ SATMA ŞİKAYETLERİ

Araç satma şikayetleri hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

YANILTICI ARAÇ İLANI ŞİKAYETLERİ

Yanıltıcı araç ilanı şikayetleri hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ARACIMI NEREDE SATABİLİRİM

Aracımı nerede satabilirim hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İlgili konular için bkz.

https://www.hkavukatlik.com/trafik-kazasi-sebebiyle-kazanc-kaybi/

https://www.hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/sinir-disi-etme-kararina-itiraz/

https://www.hkavukatlik.com/ortakligin-giderilmesi-davasi/

,

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI AVUKATI

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) md. 133’te düzenlenmiştir. Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınmasının suç olarak düzenlenmesinin sebebi, kişiler arasındaki konuşmaların gizliliğinin ve iletişimin dokunulmazlığının sağlanabilmesidir. Zira konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması, başkalarının bilmediği düşünülen veya bilmesi istenilmeyen bilgilerin devamlı bir şekilde kayıt altında kalmasına ve yayılmasına sebebiyet verebilir. Kanun koyucu ise konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması fiilini suç kabul ederek bunun önüne geçmek amacıyla TCK md. 133 kapsamında üç ayrı fıkraya yer vermiştir. Aşağıda konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu, suçun faili, maddi ve manevi unsur, zamanaşımı, şikayet ve konuşmanın dinlenmesi davası avukatı gibi birçok konuda ayrıntılı bilgiye yer verilecektir.

ALENİ OLMAYAN KONUŞMALARIN KAYDA ALINMASI

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun ilk görünüş biçimi TCK md. 133/1’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişinin, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için iki veya daha fazla kişi arasında iletişim olmalıdır. İletişim ise herhangi bir vasıta kullanılmadan, yüz yüze gerçekleşecek ve ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamaları şeklinde olmalıdır. Söz konusu kişiler konuşmanın başkaları tarafından bilinmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederler. Dolayısıyla, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerin, ilgililerin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle konuşmayı dinlemesi veya tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydetmesi konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunu oluşturur.

ALENİ OLMAYAN SÖYLEŞİNİN KAYDA ALINMASI

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun ikinci görünüş biçimi TCK md. 133/2’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede, katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişinin, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için üç veya daha fazla kişi arasında iletişim olmalıdır. Dolayısıyla üç veya daha fazla kişinin yüz yüze gerçekleştirdiği, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, konuşanların rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesi konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunu oluşturur.

KONUŞMA KAYITLARINDAN MENFAAT TEMİN EDİLMESİ

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun üçüncü görünüş biçimi TCK md. 133/3’de düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede, TCK md. 133/1 ve 133/2’de yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişinin, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. Elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde maddi veya manevi menfaat temin edilebilir. Menfaat, konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması fiilini işleyen lehine olabileceği gibi üçüncü kişi lehine de olabilir. Dolayısıyla elde edilen bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesi durumunda konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu oluşur.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU MADDİ UNSUR

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun maddi unsuru TCK md. 133’ün her fıkrası açısından farklılık gösterir. Zira maddi unsur, TCK md. 133/1 gereğince aleni olmayan konuşmanın taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinlenmesi veya ses cihazı ile kaydedilmesi şeklinde seçimlik olarak gerçekleşir. TCK md. 133/2 gereğince ise konuşanların rızası olmaksızın ses cihazı ile kayıt altına alma şeklinde gerçekleşir. TCK md. 133/3 gereğince ise konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suretiyle elde edilen kayıtlardan yarar sağlanması, başkalarına verilmesi, diğer kişilerin bilgi edinmesinin temin edilmesi ve basın veya yayın yoluyla yayılması şeklinde gerçekleşir.

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN KAYDA ALINMASI SUÇU MANEVİ UNSUR

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu kastla işlenebilir. Failin kastı, kayda alma ve dinleme yanında bu hareketin mağdurun rızası dışında olduğuna yönelik olmalıdır. Fail bilerek ve isteyerek konuşmaları kayıt altına alırken konuşanların buna rızasının olmadığını da bilmelidir. Bunlara rağmen söz konusu fiilleri işleyen fail konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlemiş olur.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI CEZASI

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçuna ilişkin TCK md. 133’ün her fıkrasında ayrı ceza düzenlenmiştir. Nitekim TCK md.133/1 gereğince aleni olmayan konuşmaları kayda alan kişi iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. TCK md.133/2 gereğince aleni olmayan söyleşiyi kayda alan kişi altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. TCK md.133/3 gereğince konuşma kayıtlarından menfaat temin eden kişi ise altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

ALENİ KONUŞMANIN KAYDA ALINMASI SUÇ MUDUR?

TCK md. 133’de söyleşi ve konuşmalar açısından alenilik unsuruna vurgu yapılmıştır. Zira ilgili düzenlemede, ‘aleni olmayan’ konuşma veya söyleşi ifadesiyle, konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun oluşabilmesi için aleniliğin bulunmaması gerektiği belirtilmiştir. Aleni olmayan konuşmalar ise dinleyicilerin belli olduğu, konuşma içeriğinin herkese açık olmadığı konuşmalardır.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI FAİLİ

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun faili, her fıkra açısından ayrı ayrı incelenmelidir. Bu kapsamda fail, TCK md. 133/1 kapsamında kayda alınan konuşmanın tarafı olmayan kişiler, TCK md. 133/2 kapsamında söyleşiye dinleyici olarak katılan kişiler, TCK md.133/3 kapsamında ise herhangi bir kişi olabilir.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

TCK’da hukuka aykırılığı ortadan kaldıran 4 neden düzenlenmiştir. Bunlar kanun hükmünü yerine getirme, ilgilinin rızası, meşru savunma ve hakkın kullanılmasıdır. Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu açısından ise hukuka aykırılığı ortadan kaldıran üç neden bulunur. Bunlar, kanun hükmünün yerine getirilmesi, meşru savunma ve hakkın kullanılmasıdır. Dolayısıyla, delillerin kaybolma olasılığı bulunan bir durumda üçüncü kişilerle paylaşma amacı bulunmaksızın mahkemede delil olarak kullanmak amacıyla kayıt alınmasında olduğu gibi hukuka uygunluk sebebi varsa konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması hukuka aykırı olmayabilir.

“Dosya kapsamına göre; sanık …’in genel yayın yönetmeni ve diğer sanık …’nin haber editörü olarak görev yaptığı www.memleket.com.tr adlı internet sitesinde, daha önce farklı internet sitelerinde yayımlanan katılan …’a ait konuşma kaydının içeriğinin, 26.03.2014 tarihinde, “CIA’dan …’e uyarı” başlığı altında, “ABD İstihbaratı … MİT’e Karşı Uyarıyor”, “Şifreli Konuşuyorlar!”, “…, Önce Almanya İçin Uyarıldığını Sanıyor”, “Yabancı İstihbarat Bağlantısına Kanıt Olarak Fotoğraflar Yayınlanacak İddiası” ara başlıkları ile yayımlanması suretiyle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların TCK’nın 133/3. madde ve fıkrasında tanımlanan kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,

Haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olması, kurucusu olduğu kanun dışı örgüt ve daha önce kendi rızası dahilinde paylaşılan konuşmaları nedeniyle kamuoyu tarafından bilinen katılanın, ses kaydına yansıyan açıklamaları hakkında haber yapılmasında, katılanı takip eden kitlenin onu daha iyi tanıması açısından meşru bir çıkar, kamu yararı ve toplumsal ilginin bulunması, haberde kullanılan ifadelerin, habere konu olayla fikri bağlantısının bulunması, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanılmayıp, ölçülülük ilkesinin ihlal edilmemiş olması karşısında, yayımlanan haberin, basının haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı, haber verme hakkının, bilgi edinme, bilgiyi yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratmanın yanı sıra, habere ulaşmayı da kapsadığı dikkate alındığında, söz konusu haberin, kanun dışı faaliyetlerle kaydedildiği sabit olan ses kaydına dayalı olarak hazırlanmış olmasının, tek başına, eylemin hukuka aykırı olması sonucunu doğurmayacağı ve konunun kamuoyuna aktarılması sırasında hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı beraat kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.” (Y. 12. CD., 2017/1613 E., 2017/3316 K., 19.04.2017 T.).

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ

TCK md. 137’de, konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda fiil, kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmişse verilecek ceza yarı oranında artırılır.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASINA TEŞEBBÜS

Suça teşebbüs TCK md. 35’te düzenlemektedir. İlgili maddeye göre kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Böylece teşebbüs cezalandırmanın alanını genişleten bir müessesidir. Hareketin teşebbüs sayılabilmesi için failin doğrudan doğruya icra hareketlerine başlamış olması gerekir. Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu sırf hareket suçlarındandır. Yani suçun tamamlanması için hareketin gerçekleştirilmesi yeterlidir ve herhangi bir netice aranmaz. Dolayısıyla konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçuna teşebbüs için suçun doğrudan doğruya icra hareketi sayılabilecek nitelikteki bir hareketinin yapılması yeterlidir.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASINA İÇTİMA

TCK’da suçların içtimaı üç farklı şekilde düzenlenmiştir. Bunlar TCK md. 42’de düzenlenen bileşik suç, TCK md. 43’de düzenlenen zincirleme suç ve TCK md. 44’te düzenlenen fikri içtimadır. Belli bir hukuki menfaati korumakla birlikte, tek eylemle birden fazla hukuki yararın ya da farklı eylemlerle aynı hukuki yararın ihlal edilmiş olması suçların içtimaını oluşturur.

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN KAYDA ALINMASINA İŞTİRAK

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun düzenlendiği TCK md. 133/1-2 fıkraları fail bakımından özgü suç niteliği taşırlar. Özgü suçlara iştirak eden yani suçun işlenişine dahil olan kişiler ise ancak yardım eden veya azmettiren olarak cezalandırılırlar.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU ŞİKAYETE TABİ MİDİR?

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu şikâyete tabi suçlardandır. Bu sebeple soruşturma ve kovuşturma için şikâyette bulunulmalıdır. Şikâyet hakkı ise kişiye sıkı sıkıya bağlıdır.

“Katılan vekilinin 09.05.2012 havale tarihli şikayet dilekçesine istinaden başlatılan adli soruşturma kapsamına ve dosya içeriğine göre; katılanın babası olan …’ü, 26.12.2011 tarihinde öldürdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan sanık …’ın, katılanın babasının ölümünden önce katılanın babasıyla yaptığı aleni olmayan konuşmaları gizlice kaydedip, bu kayıtları içeren CD’leri, katılanın babasıyla aralarında oluşan husumetin alacak meselesinden kaynaklandığına dair savunmasını desteklemek amacıyla, Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/179 esas sayılı dosyasına sunarak, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediği iddiasına konu olayda;

Ölenin oğlu olan şikayetçi …’nin, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçtan dolayı doğrudan zarar görmediği gibi, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan şikayet hakkı, ölen …’e ait olup, ölenin sağlığında kullanamadığı şikayet hakkının, ölümünden sonra oğlu tarafından kullanılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, davaya katılma hakkı bulunmayan şikayetçinin katılanlığına karar verilmiş olmasının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla…” (12. CD., 2014/708 E., 2014/18393 K., 22.09.2014 T.).

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU ŞİKAYET SÜRESİ

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun mağduru şikayet hakkını altı ay içinde kullanabilir. Şikâyette bulunulmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Bu süre zamanaşımı süresi geçmemek koşuluyla fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

“Sanıklara yüklenen ve 15.09.2009 tarihinde işledikleri iddia olunan kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun soruşturma ve kovuşturulmasının, mağdurun şikayetine bağlı suçlardan olduğu, mağdurun idari soruşturma sırasında fiili ve faili öğrendiği 25.01.2010 tarihi ile Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe ile yasal başvurunun yapıldığı 04.04.2011 tarihleri arasında altı aylık “hak düşürücü süre” niteliğinde bulunan yasal şikayet süresinin geçmesi nedeniyle, TCK’nın 73/4. ve CMK‘nın 223/8. maddeleri uyarınca düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması(12. CD. 2014/1617 E., 2014/18853 K., 29.09.2014 T.).

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU ŞİKAYETEN VAZGEÇME

Şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi düzenlenmedikçe suçtan zarar görenin vazgeçmesi davayı düşürür, hüküm kesinleştikten sonraki vazgeçme ise cezanın infazına engel olmaz. Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise mağdur hukuk mahkemesinde dava da açamaz.

“Sanıklara isnat edilen TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, mağdurun, 02.05.2012 tarihli oturumda şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiği, aynı oturumda savunması alınan sanıkların açıkça vazgeçmeye karşı koymadıkları, dosya içeriği itibariyle de, CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığı nazara alınarak, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanıklar hakkındaki davaların düşmesine karar verilmesi gerekirken…” (Y. 12.CD., 2013/17588 E., 2014/10221 K., 28.04.2014 T.).

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU ZAMANAŞIMI

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçunun zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren 8 yıldır. Suçun işlenmesinden itibaren 8 yıl geçmesiyle suç zamanaşımına uğrar.

KONUŞMANIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU UZLAŞTIRMA

Konuşmanın dinlenmesi ve kayda alınması suçu uzlaştırmaya tabi olduğundan uzlaştırma müessesine başvurulmalıdır. Taraflar uzlaşamadıkları takdirde soruşturma ve kovuşturmaya devam edilir.

BOŞANMA AŞAMASINDA EŞLERİN SES KAYDI ALMASI

Boşanma aşamasındaki eşlerin iddialarını ispatlamak amacıyla dosyaya sunmak için ses kaydı almalarını hukuka aykırı değildir. Bu kayıtlar üçüncü kişilerle paylaşılmamalı ve çoğaltılmamalıdır.

“…görülmekte olan boşanma davasında babanın çocuğa karşı ilgisiz davrandığı iddiası yönünde kanıt oluşturmak amacıyla kendisi ve çocuk teslimine katılan kişiler arasındaki konuşmaları evinin girişine yerleştirdiği ses alma cihazıyla diğerlerinin rızası olmadan kayda alarak avukatı marifetiyle boşanma dava dosyasına delil olarak sunması şeklinde gelişen olayda; sanığın bahse konu söyleşiyi içeren CD’leri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmediği gibi sanığın eyleminin katılan avukatlara yönelik olmadığı, boşanma davasında ileri sürdüğü iddiasını ispatlama amacını taşıdığı da nazara alındığında, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiği kabul edilemeyeceğinden beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.” (Y. 12.CD., 2013/24458 E., 2014/9672 K., 21.04.2014 T.).

TELEFON KONUŞMASINI KAYDA ALMAK SUÇ MU?

Telefon konuşmasını kayda almak suç mu hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

POLİSİ KAYDA ALMAK SUÇ MU?

Polisi kayda almak suç mu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SES KAYDI ALMAK SUÇ MU?

Ses kayıt almak suç mu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

GÜVENLİK SEBEBİYLE GÖRÜŞMELERİ KAYIT ALTINA ALMAK

Güvenlik sebebiyle görüşmeleri kayıt altına almak yukarıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir.

SES KAYDI ALMAK DELİL OLUR MU?

Ses kaydı almak delil olur mu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SES KAYDI ALMAK HANGİ DURUMLARDA DELİL SAYILIR?

Ses kaydı almak hangi durumlarda delil sayılır hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SES KAYDI ALMAK NE ZAMAN YASAL?

Ses kaydı almak ne zaman yasal hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

GÖRÜŞMELERİN KAYIT ALTINA ALINMASI YASAL MI

Görüşmelerin kayıt altına alınması yasal mı yukarıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir.

WHATSAPP GÖRÜŞMELERİ KAYIT ALTINA ALINIYOR MU

Whatsapp görüşmeleri kayıt altına alınıyor mu yukarıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir.

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN KAYDA ALINMASI ANKARA AVUKATI

Konuşmaların kayda alınması Ankara avukatı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

HAKARETİ SES KAYDINA ALMAK SUÇ MU

Hakareti ses kaydına almak suç mu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DERSTE SES KAYDI ALMAK SUÇ MU

Derste ses kaydı almak suç mu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İlgili yazılarımız;

https://www.hkavukatlik.com/cumhurbaskanina-hakaret-sucu/

https://www.hkavukatlik.com/dolandiricilik-sucu/

https://www.hkavukatlik.com/sanal-dolandiricilikta-bankalarin-sorumlulugu/

https://www.hkavukatlik.com/adli-sicil-ve-arsiv-kaydinin-silinmesi/

https://www.hkavukatlik.com/sigorta-policesine-itiraz/

,

QARZİBA İLACI SGK DAVASI

QARZİBA İLACI SGK DAVASI

Qarziba ilacı SGK davası, kanser hastalığının tedavisinde hayati derecede önemli olması sebebiyle mutlaka kullanılması gereken Dinutuximab etken maddeli Qarziba ilacına ait bedellerin hiçbir kesinti yapılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması, yargılama süreci için bu hususta ihtiyati tedbir / yürütmeyi durdurma kararı verilmesi, dava açılıncaya kadar bahse konu ilacın temini için ödenen bedellerin tahsiline karar verilmesi istemli davadır. Qarziba ilacı SGK davası, SGK ve sağlık hukuku mevzuatına hâkim avukatlar tarafından yürütüldüğünde başarılı sonuç alınmaktadır.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI İLE BENZER KONULARDA YAZILARIMIZ

Kanser ilacı SGK başvurusu yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Keytruda SGK başvurusu yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

SGK kanser ilacı davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Optivo (Nivolumab) SGK iptal davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Iclusig İlacı SGK Davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Selinexor İlacı SGK Davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Lynparza İlacı SGK Davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Tecentriq ilacı SGK davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

Ocrevus ilacı SGK davası yazımız için linke tıklayınız (yazıya buradan ulaşabilirsiniz).

DİNİTUXİMAB ETKEN MADDELİ İLAÇ HANGİ TEDAVİLERDE KULLANILIR?

Dinutuximab etken maddeli ilaç, öncesinde çoklu ilaç tedavisi almış ve bundan kısmi de olsa fayda görmüş yüksek risk nöroblastomalı çocuk hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Dinutuximab etken maddeli Qarziba ilacı, diğer tedavi yöntemlerinin uygulanması neticesinde hastalığın ilerlemesi durmazsa doktorlar tarafından reçete edilmektedir.

DİNİTUXİMAB İLACINI SGK’NIN KARŞILAMASI İÇİN NE YAPILMALIDIR?

Öncelikle hastanın doktorları, tedavide Dinutuximab etken maddeli ilacın kullanımının uygun olup olmadığı hususunda Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu‘na başvuru yapmalıdırlar. Başvuru üzerine Sağlık Bakanlığı Dinutuximab etken maddeli ilacın kullanımını uygun görürse ilacın kullanımına ilişkin endikasyon dışı ilaç kullanım onayı verir. Sağlık Bakanlığı onayı üzerine hastanın doktorları Dinutuximab etken maddeli ilacın belirli bir süre kullanılmasına ilişkin ilaç kullanım raporu düzenlerler. Daha sonra bu ilacın belirli dozlarda kullanılması için reçete düzenlenir.

DİNİTUXİMAB ETKEN MADDELİ İLAÇ NASIL TEMİN EDİLİR?

Dinutuximab etken maddeli ilaç SGK’nın bedelini ödemediği ilaçlardandır. Zira SGK yakın bir tarihte ilgili firma ile anlaşılamaması sebebiyle ilacı geri ödeme listesinden çıkarmıştır. Yurt dışı ilaç temini suretiyle tedarik edilen Dinutuximab etken maddeli ilaç ücretinin fazla olması ve bedelinin SGK tarafından karşılanmaması hastaları ilaçları alamama noktasına getirerek mağdur etmektedir.

DİNİTUXİMAB İLAÇ BEDELİNİN ÖDENMESİ İÇİN SGK’YA BAŞVURU YAPILMASI

Dinutuximab etken maddeli ilaç bedellerinin herhangi bir kesinti yapılmaksızın tamamen karşılanması için SGK’ya başvuru yapılabilir. Ancak SGK tarafından verilen cevapta bu ilacın kurum tarafından karşılanmadığı cevabı verilmektedir. Buna gerekçe olarak ise Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) 4.1.9 Bedeli Ödenecek İlaçlar (Ek-4/A) ve 4.3 Yurt Dışından İlaç Getirilmesi başlıklı maddelere dayanılmaktadır. İlgili düzenlemeler şu şekildedir;

4.1.9 – Bedeli ödenecek ilaçlar (EK-4/A)

“(1) Kurumca bedeli ödenecek olan ilaçlar Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi” nde (EK-4/A) belirtilmiştir. Bu listede ticari isimleri ve barkod/karekod numaraları yer almayan ilaçların bedelleri hiç bir koşulda Kurumca ödenmez…”

4.3 – Yurt dışından ilaç getirilmesi

“(3) Yurt dışından temini halinde bedeli ödenecek olan ilaçlar “Yurt Dışı İlaç Fiyat Listesi” nde (EK-4/C) belirtilmiştir. Bu listede yer almayan ilaçların bedelleri Kurumca ödenmez. Bu liste Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanır.”

Yukarıdaki düzenlemeler gereğince SGK, Dinutuximab etken maddeli Qarziba isimli ilacı Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) eki EK-4/A ve EK-4/C listelerinde yer almadığından karşılamamaktadır.

SGK YURT DIŞI İLAÇ TEMİNİ PROBLEMİ

SGK’nın Dinutuximab etken maddeli Qarziba ilacının bedelini karşılamaması hatalı ve hastaların haklarını ihlal eder niteliktedir. Söz konusu durumun devam etmesi durumunda hastalar bu ilacı alamayacak ve olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalacaklardır. Dolayısıyla, kullanılması hayatiyet arz ettiği uzman hekimlerce belirtilen ilacın bedelinin tamamen karşılanmaması durumunda hastalar ilaç bedellerini ödeyemeyecek ve tedaviden yoksun kalacaklardır. Dolayısıyla, SGK’nın haksız ve hukuka aykırı red kararına karşı hastalar tarafından Qarziba ilacı SGK davası açılmalıdır.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI TALEPLER

Qarziba ilacı SGK davası için tedaviden sorumlu hekimler tarafından reçete edildiği sürece ilacın hiçbir kesinti yapılmaksızın SGK tarafından karşılanmasına, hastanın bu ilacı yargılama sırasında vakit kaybetmeksizin kullanmak zorunda olduğu, ilacı kendi imkanlarıyla temin edememesi halinde uygun tedaviyi göremeyeceği ve tedavinin aksaması sonucunda telafisi imkansız zararlara uğrayabileceği nazara alınarak ilacın hiçbir kesinti yapılmaksızın dava süresince karşılanmasına ve ilacın temini sonrasında eksik ödenen tutarların tahsiline karar verilmesi talep edilmelidir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI GÖREVLİ MAHKEME

Qarziba ilacı SGK davası görevli mahkeme, hastanın sağlık güvencesi kapsamında değişiklik göstermektedir. Qarziba ilacı SGK davası, hastanın sosyal güvencesine göre iş mahkemesi veya idare mahkemesinde açılmalıdır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu md. 101, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini düzenlemektedir.

5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden (01.08.2018) önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar ise Qarziba ilacı SGK davası için idare mahkemesine başvuru yapmalıdırlar.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI ÖDENEN BEDELLERİN İADESİ

Qarziba ilacı SGK davası sırasında, SGK tarafından verilen kararın iptali yanında daha önce ödenen tutarların da iadesi talep edilebilir. Bunun neticesinde dava tarihinden önce ilaçlar için ödenen tutarların tamamı iade alınabilir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI İHTİYATİ TEDBİR

Qarziba ilacı SGK davası görevli mahkemenin iş mahkemesi olması durumunda, dava sırasında ilaç bedellerinin tamamının SGK tarafından karşılanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talep edilebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) md. 389 kapsamında, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacaksa ya da tamamen imkânsız hâle gelecekse veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacaksa uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmelidir. Bunun için dayanılan ihtiyati tedbir sebebi ve türü açıkça belirtilmeli ve davanın esası yönünden haklılık yaklaşık olarak ispat edilmelidir. Hakların derhâl korunmasında zorunluluk bulunması hâlinde ise karşı taraf dinlenmeden de tedbire karar verilebilir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI YÜRÜTMEYİ DURDURMA

Qarziba ilacı SGK davası görevli mahkemenin idare mahkemesi olması durumunda, dava sırasında ilaç bedellerinin SGK tarafından karşılanmasına ilişkin yürütmenin durdurulması talep edilebilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu md. 27/2 kapsamında, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulması kararı verilebilir. Ancak ilacın bu süreçte alınmaması, hastanın hayatını tehlikeye sokarak yaşam hakkını ihlal edecekse idari işlemin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI KARARDAN SONRA YAPILMASI GEREKENLER?

Qarziba ilacı SGK davası sırasında ihtiyati tebdir veya yürütmeyi durdurma kararı verilmesi durumunda alınan kararın SGK’nın ilgili birimine sunulması gerekir. Bu durumda, söz konusu ilaç bedellerinin tamamı SGK tarafından karşılanacaktır.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI ADLİ YARDIM

HMK md. 334 kapsamında, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olanlar, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. Bunun neticesinde dava harç ve masraflardan muaf olunur. Qarziba ilacı SGK davası sırasında da adli yardım talep edilerek hastanın yargılama giderlerini ödemesi engellenebilir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ

Qarziba ilacı SGK davasında, öncelikle davacıya ait tüm tedavi evrakları celp edilerek SGK mevzuatı çerçevesinde inceleme yapılır. Bu kapsamda, söz konusu ilacın hastalığın tedavisinde hayati önemi haiz ve kullanılmasının zorunlu olup olmadığı, kullanılmasının tıbben ve fennen hastanın iyileşmesine katkıda bulunup bulunmayacağı, ilacın hangi tür hastalıklarda hangi evrede ve hangi dozda kullanılacağı, ilaçla yapılacak tedavinin bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre daha etkin ve daha yararlı olup olmadığı bilirkişi marifetiyle tespit edilir. Buna ilişkin sağlık kurulu raporu için üniversitelerin ilgili anabilim dalında görevli hekimler görevlendirilir.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI KABULÜ

Bilirkişi raporu alındıktan sonra dosya içerisinde yer alan mevcut görüş, karar ve raporlar irdelenip varsa çelişkiler giderilir. İlacın, anılan hastalığın tedavisinde kullanılmasının hayati önemi haiz ve zorunlu olduğu sonucuna varıldığı taktirde ilaç bedelinin uygunluğu yönünden ve katkı payı da irdelenecek denetime elverişli hesap raporu alınır. Bunun sonucuna göre de karar verilir. Dolayısıyla, hastaya doğru teşhis konulup konulmadığı, anılan ilacın uygun olarak seçilip seçilmediği, dozu ve uygulama süresinin belirlenip belirlenmediği ve reçeteye bağlanıp bağlanmadığı, hastalığının ilerlemesinin durup durmadığı, hastanın tedavide fayda görüp görmediği gibi birçok husus incelendikten sonra davanın kabulüne karar verilir.

QUARZİBA İLACI ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Qarziba ilacına ilişkin yapılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 14 Ağustos 2020 tarih ve 2020/22945 başvuru sayılı kararında ilaç bedelinin tedavi süresince ödenmesinin derhal sağlanmasına karar vermiştir. İlgili kararda, “bahse konu ilacın başvurucunun hastalığının tedavisindeki önemi ve aciliyeti gözetildiğinde, başvurucunun tedavisine derhal başlanması gerektiği değerlendirilmiştir. Bu nedenle, başvurucunun maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğu anlaşılmakla, oluşan tehlikenin ortadan kaldırılması konusunda derhal gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesi gerekir.” ifadeleri kullanılmıştır.

DİNİTUXİMAB İLACI SGK DAVASI KAZANANLAR

DİNİTUXİMAB İLACININ TEMİNİ

Dinutuximab ilacının temini hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DİNİTUXİMAB YURT DIŞI İLAÇ BAŞVURUSU

Dinutuximab yurt dışı ilaç başvurusu hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA İLACI NASIL TEMİN EDİLİR

Qarziba ilacı nasıl temin edilir hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA İLACI TEMİNİ İÇİN GEREKLİ OLAN BELGELER

Qarziba ilacı temini için gerekli olan belgeler yukarıda ayrıntılı olarak belirtilmiştir.

DİNİTUXİMAB İLAÇ LİSTESİNDE VAR MI

Dinutuximab ilaç listesinde var mı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA YURT DIŞI İLAÇ TEMİN LİSTESİ

Qarziba yurt dışı ilaç temin listesi hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA İÇİN ECZACILAR BİRLİĞİNE BAŞVURU

Qarziba için Eczacılar Birliği’ne başvuru hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

SGK YURT DIŞI İLAÇ BİRİMİ ŞİKAYET

SGK yurt dışı ilaç birimi şikayet hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

YURT DIŞI İLAÇ NE ZAMAN GELİR?

Yurt dışı ilaç ne zaman gelir hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA İLACI SGK DAVASI AVUKATI

Qarziba ilacı SGK davası avukatı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DİNİTUXİMAB İLACI SGK DAVASI AVUKATI

Dinutuximab ilacı SGK davası avukatı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

QUARZİBA İLACI FİYATI 2023

Qarziba ilacının 2023 yılı fiyatı 4,5 mg/ml için 8.600,0 Euro’dur.

DİNİTUXİMAB İLACI FİYATI 2023

Dinutuximab ilacının 2023 yılı fiyatı 4,5 mg/ml için 8.600,0 Euro’dur.

SGK’YA KARŞI KANSER İLACI DAVASI KAZANANLAR

SGK’ya karşı kanser ilacı davası kazananlar hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme

,

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT AVUKATI

Amirine hakaret veya tehdit konusunu incelemeden önce amir, hakaret ve tehdit kelimelerinin anlamlarına bakılmalıdır. Hakaret onur kırıcı, küçük düşürücü söz ve davranış anlamına gelirken tehditse bir kimseye yönelik saldırı gerçekleştirileceğinden bahsetmek veya gözdağı vermek anlamına gelir. Amir ise kamu görevlisine göreviyle ilgili emir verme yetkisi bulunan kişi olarak tanımlanabilir. Konumuz açısından amirine hakaret veya tehdit, memurun işyerinde kendisinin üstü olan kişiye yani amirine hakaret etmesi veya onu tehdit etmesi şeklinde gerçekleşir. Amirine hakaret veya tehdit suçu aşağıda ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT FİİLİ

Amirine hakaret veya tehdit fiilini memur sayılan kişiler işleyebilir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (675 sayılı Kanun) md. 4/A’da memur sayılan kişiler düzenlenmiştir. İlgili maddede memur, mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilen kişilerdir. Bu kişilerin amirine hakaret veya tehdit etmesi halinde haklarında disiplin soruşturması başlatılır.

AMİRİNE HAKARET SAYILACAK SÖZLER

Kişinin onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmada bulunmak ya da sövmek suretiyle söylenen sözler amirine hakaret sayılır. Amire isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. Amirine hakaretin onu küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Amirine onu toplum nazarında küçük düşürme amaçlı belli bir siyasi kanaat isnat edilmesi de hakaret sayılır. Amirine yönelik söz veya davranışların küçük düşürücü nitelikte olup olmadığı tayininde, topluma hâkim olan anlayış, örf ve adetler göz önünde bulundurulur.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT EDEN MEMURUN SAVUNMA HAKKI

Memurun amirine hakaret veya tehdit fiilini işlemesi neticesinde başlatılan disiplin soruşturmasında memura çeşitli haklar tanınmıştır. Bu haklardan birisi de memurun kendini savunma hakkıdır. Zira, devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Amirine hakaret veya tehdit suçunu işleyen memura soruşturmayı yapan veya yetkili disiplin kurulu tarafından 7 günden az olmamak üzere süre verilir. Verilen süre içinde veya belirtilen bir tarihte memurun savunmasını yapması istenir. Memur söz konusu sürelerde bu hakkını kullanmazsa savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. Sürelerin geçmesinden sonra yapılacak savunma ise dikkate alınmaz.

“Uyuşmazlık konusu olayda da, disiplin soruşturmasına konu edilen “şikayetçi şefe yönelik hakaret ve tehdit içerikli ifadeler kullandığı” yönündeki isnat açıkça ortaya konularak davacının bu isnat hakkında kendisinin savunabilmesine imkan verecek şekilde yazılı savunmasının istenilmesi gerekirken, 22/05/2019 tarihinde başlatılan disiplin soruşturmasında aynı gün içinde muhakkik tarafından davacının hangi sözleri ve/veya fiilleri ile şikayetçi şahsa hakaret ettiğine ve/veya şahsı tehdit ettiğine dair somut hiç bir belirleme içermeyen yazıyla savunmasının istendiği, savunma istem yazısının, davacı hakkındaki yer, zaman, somut olay içeren iddialar, bu iddialara ilişkin varsa deliller gibi unsurları içermediği anlaşıldığından, Anayasa ve 657 sayılı Kanun ile koruma altına alınan savunma hakkının kullanılmasına imkan verecek nitelikte olmadığı, dolayısıyla, Anayasal güvence altına alınan savunma hakkının usulüne uygun kullandırıldığından söz edilemeyeceği açık olduğundan, usulüne uygun savunma alınmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.” (Samsun BİM. 4.İDD. 2020/646 E., 2020/959 K., 28.10.2020 T.).

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT SUÇU SORUŞTURMADA İDARENİN GÖREVİ

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlardır. Memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunur. Disiplin cezaları, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptir. Bu bakımdan disiplin soruşturmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. İdare kamu görevlisine ceza vermeden önce durumun bütün ayrıntılarını araştırmalı, olayla ilgili tüm delil ve belgeleri toplamalı ve her durumu göz önünde bulundurarak adalete ve hukuka uygun bir inceleme yapmalıdır. İdarenin belirtilen şekilde işlem yapmaması durumunda verilecek ceza hukuka aykırı olur.

“Kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için, disipline aykırı eylem veya işlemlerin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanarak eylemine uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir.” (Danıştay 5. D. 2016/16937 E., 2017/21331 K., 23.10.2017 T.).

MEMUR HAKKINDA VERİLEBİLECEK DİSİPLİN CEZALARI NELERDİR?

657 sayılı Kanun’da disiplin suçu oluşturan fiiller ve bu fiilleri işleyen memurlar hakkında verilecek disiplin cezaları düzenlenmiştir. Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine karşı düzenlenen idari yaptırımlardır. Kamu hizmetlerinden sürekli uzaklaştırılabilmek gibi ağır sonuçlara dahi neden olabilirler. 657 sayılı Kanun’da düzenlenen disiplin cezaları 5’e ayrılır. Bu cezalar, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezası şeklindedir.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT EDEN MEMURA NE CEZA VERİLİR?

Memurun amirine hakaret veya tehdit etmesi bir disiplin suçudur. Disiplin suçları disiplin cezası verilmesini gerektirir. Memurun amirine hakaret veya tehdit etmesi neticesinde verilecek ceza 657 sayılı Kanun md. 125/D-l’de düzenlenmiştir. İlgili maddede, memurun amirine hakaret veya tehdit etmesi durumunda kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verileceği belirtilmiştir. Kademe ilerlemesinin durdurulması fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasıdır. 657 sayılı Kanun md. 125/E’nin devamında ise öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kadroların son kademelerinde bulunan memurlara, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesi gerektiğinde, brüt aylıklarının ¼’ü – ½’sinin kesileceği ifade edilmiştir.

“Dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler ile soruşturma raporu ile ekleri ve özellikle de tanık ifadelerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, Hizmetli olarak görev yapan davacının, Müdür Yardımcıları olarak görev yapan amirleri ve mesai arkadaşları ile girdiği tartışmalarda amirlerine ve mesai arkadaşlarına, “…..r git, geri zekalı, yaşlı bunak”, “Allah belanı versin”, “…..u kadın seni mahvedeceğim”, “sizi buradan attıracağım, ben sizin gibi torpille gelmedim”, “sen kimsin lan, sen kendini ne zannediyorsun, sen kimsin de bana bağırıyorsun, senin ağzına ……m”, “sen ne çocuğusun, bu ne terbiyesizlik, bunak”, “sen ne biçim kadınsın, sen ne paçoz kadınsın” şeklinde sözler söylediğinin, bağırdığının, üzerlerine yürüdüğünün, hatta temizlikte kullanılan çek çek isimli aleti fırlattığının, ağır hakaret ettiği için tartışma sırasında bulunanlar tarafından ağzının kapatılarak olay yerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığının çok sayıda tanık ifadesiyle sabit olduğu hususları göz önüne alındığında; davacının anılan eylemleri nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/D-l maddesinde yer alan amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek suçunu işlediği anlaşılmış olup, anılan eylemleri nedeniyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” (Ankara BİM., 2.İDD., 2019/1505 E., 2020/324 K., 18.02.2020 T.).

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT EDEN MEMURA DİSİPLİN CEZASINI KİM VERİR?

Amirine hakaret veya tehdit eden memura verilecek kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde ise Valiler tarafından verilir. Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddederler. Ret halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler.

“Buna göre, hakkında yapılan bir disiplin soruşturması sonucunda kademe ilerlemesinin durdurulması cezası teklif edilen bir ilgili hakkında, kademe durdurma cezasını değerlendirme yetkisine Kanunla verilen yetki ile sahip olan Disiplin Kurulu tarafından, teklifin değerlendirilerek kabulü veya reddine karar verilmesi, kabulü halinde karşılığı olan kademe durdurma cezasının atamaya yetkili amirler yada da il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilmesi, ret halinde atamaya yetkili amirler tarafından 15 gün içinde başka bir disiplin cezasının verilebilmesi, disiplin kurullarının eylemi sabit görmesi, fakat bir alt ceza uygulanması yönünde kanaate varması halinde, disiplin kurullarının bu yetkilerini kendilerinin kullanması gerektiği, bu işlemlere karşı itiraz edilecekse de Yüksek Disiplin kuruluna itiraz edilebileceği hususları göz önüne alındığında; dava konusu uyuşmazlıkta, davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda önerilen kademe durdurma cezası teklifinin, anılan cezanın verilmesini gerektirecek fiilin sübuta erip ermediğinin değerlendirilmesi hususunda yetkili olan Disiplin Kurulu önüne hiç getirilmediği, doğrudan disiplin amiri tarafından, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, önceki hizmetleri göz önünde bulundurularak bir alt ceza olan aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması gerektiği kanaatine varılmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” (Ankara BİM., 2.İDD., 2017/8387 E., 2018/49 K., 25.01.2018 T.).

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT CEZASI ZAMANAŞIMI

Amirine hakaret veya tehdit suçunu işleyen memurun bu fiili gerçekleştirmesinden sonra soruşturmaya başlama, ceza verme ve karar verme sürelerine ilişkin belli sınırlamalar bulunur. Bu sınırlamaların getirilmesinin sebebi, memuru belirsizlik halinde sürekli korku içinde bırakmamak, işini yapmasını engellememektir. 657 sayılı Kanun md. 127/a gereği bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmalıdır. Ayrıca disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmelidir. Aksi halde idarenin ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİTTE CEZAYA KARAR VERME SÜRESİ

Memurun amirine hakaret veya tehdit etmesi durumunda soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu ise dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT SUÇU CEZASININ İNDİRİLMESİ

Amirine hakaret veya tehdit suçunu işleyen memura verilecek ceza bazı hallerde hafifletilebilir. Bu haller geçmiş hizmetlerin ve çalışmaların olumlu olması ödül veya başarı belgesi alınmış olmasıdır. Bu şartlardan birini sağlayan memura verilecek ceza bir derece hafifletilebilir. Amirine hakaret veya tehdit suçunun cezası olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının bir derece hafifi ise aylıktan kesme cezasıdır. Amirine hakaret veya tehdit eden memurun bu şartlardan birini sağlaması halinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine aylıktan kesme cezası verilebilir.

“Olayda; davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 07/11/2014 tarihli muhakkik raporunda, davacının “Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşlarına veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek” suçunu işlediğinden bahisle 657 sayılı Kanunun 125/D-l maddesi uyarınca 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, Elmalı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonunun 04/12/2014 günlü kararı ile anılan teklifin değerlendirilmesi için soruşturma dosyasının Bakanlık Disiplin Kuruluna gönderildiği, Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulunun 04/06/2015 günlü, 835 sayılı kararıyla, davacının eyleminin sabit olduğu belirtilerek 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesi gerektiği, ilgilinin geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmalarının olumlu olması ve daha önce almış olduğu herhangi bir disiplin cezasının bulunmaması lehine değerlendirilerek bir alt ceza olan aylıktan kesme cezası verilebileceği hususunun göz önünde bulundurulması görüşüyle dosyanın mahalline iade edilmesi üzerine Elmalı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonunun15/07/2015 tarih ve 2015/315 sayılı kararı ile davacının 657 sayılı Yasanın 125. maddesinin 3. fıkrası uyarınca brüt aylığının 1/20 oranında maaş kesimi cezası ile cezalandırıldığı, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmüştür.

Bu duruma göre, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren eylem nedeniyle yapılan soruşturma sonucu soruşturmacı tarafından önerilen cezayı değerlendiren yetkili disiplin kurulunun eylemi sabit görmesi, fakat geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olanlar ve iyi veya çok iyi derecede sicil alanlar için bir alt ceza uygulanması yönünde kanaate varması halinde bir alt cezayı uygulama yetkisi disiplin kuruluna ait iken, anılan husus gözetilmeksizin tesis edilen işlemde yetki unsuru bakımından hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemin bu gerekçeyle iptali gerekirken, farklı gerekçeyle iptal edilmesinde hukuki isabet görülmemiş olmakla birlikte, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararı sonucu itibariyle yerinde görülmüştür.” (Ankara BİM, 2.İDD., 2017/13323 E., 2018/1111 K., 15.05.2018 T.).

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT SUÇUNDA VERİLECEK CEZAYA İTİRAZ

Amirine hakaret veya tehdit suçu işlediği için ceza alan memur gerçeğin gözüktüğü gibi olmadığını veya kendisinin hatalı olmadığını düşünebilir. Bu durumda kendisine verilen cezanın haksız olduğunu düşünen memur için itiraz yolu düzenlenmiştir. Aynı şekilde yapılacak itirazın hangi makama yapılması gerektiği de düzenlenmiştir. İtirazların kanunda düzenlenen makama yapılması son derece önemlidir. 657 sayılı Kanun md. 135 gereğince disiplin amirleri tarafından verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT CEZASINA KARŞI MEMURUN İTİRAZ SÜRESİ

İdarenin kararına karşı yapılacak itirazlar için süre kanunda açıkça belirtilmiştir. İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Memurun kanunda belirtilen süreyi kaçırması halinde ikinci kez itiraz hakkı yoktur. Kanunda verilen süre içinde itiraz edilmediği takdirde karar kesinleşir ve idareye başvuru imkânı ortadan kalkar.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT CEZASINA İTİRAZDA VERİLECEK KARAR

Amirine hakaret veya tehdit suçunu işlediği için ceza alan memur, verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına itiraz edebilir. Amirine hakaret veya tehdit cezasına itiraz neticesinde itiraz mercileri karar verir. İtiraz mercilerinin karar verme süresi, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gündür. İtiraz mercilerinin, itirazın haklı olduğuna ve verilen cezanın haksız olduğuna kanaat getirmesi durumunda kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. Fakat idarenin yapılan itirazı kabul etmeme olasılığı da vardır. İdare verilen cezanın haklı ve hukuka uygun olduğuna karar verirse itirazı reddeder. Yaptığı itiraz reddedilen memur ise bu durumda kararın iptali için yargı yoluna başvurmalıdır.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT CEZASI SEBEBİYLE ZARARIN İADESİ

Amirine hakaret veya tehdit suçunun cezası olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen memurun yaptığı itirazın reddedilmesi halinde yargı yolunun açık olduğu ve idareye dava açabileceği yukarıda ifade edilmişti. Memur tarafından açılan davada memurun haklı olduğuna ve verilen cezanın haksız olduğuna karar verilebilir. Karar neticesinde memurun yoksun kaldığı parasal haklar davanın açılış tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte memura iade edilir.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT EDEN MEMURUN CEZASININ ARTIRILMASI

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT SUÇUNUN TEKERRÜRÜ

Tekerrür kelime olarak “tekrarlanma” anlamına gelir. Amirine hakaret veya tehdit suçunun tekerrürü ise memurun bir önceki işlediği suç özlük dosyasından silinmeden aynı suçu tekrar işlemesidir. Amirine hakaret veya tehdit suçunu işleyen memurun aynı suçu özlük dosyasından silinmeden tekrar işlemesi halinde 657 sayılı Kanun md. 125 gereğince verilecek ceza bir derece artırılır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının bir derece ağırı devlet memurluğundan çıkarılma cezasıdır. Dolayısıyla, amirine hakaret veya tehdit suçu özlük dosyasından silinmeden tekrar işleyen memura devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilir.

AYNI CEZAYI GEREKTİREN SUÇLARIN ÜÇÜNCÜ DEFA İŞLENMESİ

Aynı derece cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü kez uygulaması neticesinde memura bir derece ağır ceza verilir. Buna memurun amirine hakaret veya tehdit suçunu işledikten sonra verilen görev ve emirleri kasten yapmamak suçu gibi onunla aynı cezayı gerektiren iki farklı fiilde bulunması örnek verilebilir. Bu durumda ilgili memur hakkında devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilir.

AMİRİN TEHDİT EDİLMESİ VEYA AMİRİN HAKARETE UĞRAMASI

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT TAZMİNATI

Amirine hakaret veya tehdit tazminatı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

AMİRİNE HAKARET VEYA TEHDİT PARA CEZASI

Amirine hakaret veya tehdit para cezası hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMURUN TEHDİDİNE KARŞI NE YAPILIR

Memurun tehdidine karsı ne yapılır hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMUR HAKARET VE TEHDİTTEN CEZA ALIR MI?

Memur hakaret ve tehditten ceza alır mı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMURUN HAKARET VE ÖLÜM TEHDİDİ CEZASI

Memurun hakaret ve ölüm tehdidi cezası hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMURUN AQ DEMESİ HAKARET MİDİR

Memurun AQ demesi hakaret midir hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMURUN HAKARETE KARŞI CEVAP VERMESİ

Memurun hakarete karşı cevap vermesi hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

MEMURUN AMİRİNE BEDDUA ETMESİ HAKARET MİDİR?

Memurun amirine beddua etmesi hakaret midir hususu yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.

AMİRİNE HAKARETİ RETWEET ETMEK SUÇ MUDUR?

Amirine hakareti retweet etmek suç mudur hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

Konuyla ilgili yazılarımız;

https://www.hkavukatlik.com/cumhurbaskanina-hakaret-sucu/

https://www.hkavukatlik.com/sosyal-medyada-hakaret-sucu/

https://www.hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/dolandiricilik-sucu/

https://www.hkavukatlik.com/gercege-aykiri-rapor-ve-belge-duzenleme/

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA YASAĞI

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA YASAĞI

Yenisinden pahalı araç satma yasağı, ikinci el motorlu kara taşıtlarının üretici veya distribütör tarafından tavsiye edilen güncel satış fiyatının üzerinde bir fiyattan ilan yoluyla pazarlamasına getirilen yasaklamadır. Yenisinden pahalı araç satma yasağı ile ilgili olarak 06.07.2023 tarihli Resmî Gazete’de İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır. İlgili Yönetmelik ile İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik‘e geçici bir madde eklenmiştir. İlan kısıtlaması başlıklı Geçici Madde 3 ile yenisinden pahalı araç satma yasağı düzenlenerek bu hususta satış sitelerine belirli yükümlülükler getirilmiştir.

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA HANGİ DURUMDA YASAKTIR?

İkinci el motorlu kara taşıtlarının üretici veya distribütör tarafından tavsiye edilen güncel satış fiyatının üzerinde bir fiyattan ilan yoluyla pazarlanması durumunda yenisinden pahalı araç satma yasağı oluşur.

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA YASAĞININ SÜRESİ

İkinci el motorlu kara taşıtlarının üretici veya distribütör tarafından tavsiye edilen güncel satış fiyatının üzerinde bir fiyattan ilan yoluyla pazarlaması 01/01/2024 tarihine kadar yasaktır.

ARAÇ SATIŞINDA İLAN SİTELERİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İLAN SİTESİNİN PAHALI ARAÇ SATIŞINDA UYARMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İkinci el motorlu kara taşıtı satışına yönelik ilan verilmesine aracılık eden gerçek veya tüzel kişiler, yenisinden pahalı araç satma yasağına aykırı ilan girişi yapanları ilan yayımlanmadan önce uyarmakla yükümlüdür. Bunun yanında uyarma yükümlülüğü, ilan verene taşıtın üretici veya distribütör tarafından tavsiye edilen güncel satış fiyatı bilgisini ve girişi yapılmak istenen ilan fiyatının yasağa aykırılık teşkil edeceği bilgisini içerir.

İLAN SİTELERİNİN PAHALI ARAÇ SATIŞINI BİLDİRMESİ

İkinci el motorlu kara taşıtı satışına yönelik ilan verilmesine aracılık eden gerçek veya tüzel kişiler, yenisinden pahalı araç satma yasağına aykırı ilanlar ile ilan sahiplerine ilişkin tüm bilgileri Ticaret Bakanlığı’na iletmekle yükümlüdür.

İKİNCİ EL ARAÇ SATIŞINDAN BAKANLIK TARAFINDAN YAPILAN BELİRLEME

Ticaret Bakanlığı, ikinci el motorlu kara taşıtlarının sınıfını, markasını, tipini, cinsini, model yılını ve aksesuar ve/veya donanım eklenmesi halinde, üretici veya distribütör tarafından tavsiye edilen güncel satış fiyatının üzerine eklenebilecek azami tutar ve/veya oranı belirlemeye yetkilidir.

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA YASAĞI NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?

Yenisinden pahalı araç satma yasağı, 15/07/2023 tarihinde yürürlüğe girecektir.

YENİSİNDEN PAHALI ARAÇ SATMA CEZASI

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik md. 23’te, bu Yönetmeliğe aykırı hareket edenler hakkında Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun md. 18’de öngörülen idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede farklı fiillere ilişkin farklı cezalar düzenlenmiştir. Bunlardan birisine göre Ek md. 1/1’e aykırı hareket edenlere her bir aykırılık için on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar; Ek md. 1/2’ye aykırı hareket edenlere ise her bir aykırılık için yüz bin Türk lirasından iki milyon Türk lirasına kadar idari para cezası verilir.

SIFIR FİYATINDAN PAHALI ARAÇ SATMA YASAĞI

İKİNCİ ELİN SIFIRDAN PAHALI OLMASI

İkinci elin sıfırdan pahalı olması hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İKİNCİ EL ARAÇ FİYATLARI DÜZENLEMESİ

İkinci el araç fiyatları düzenlemesi hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İKİNCİ EL ARAÇ FİYATININ SIFIRI GEÇMESİ

İkinci el araç fiyatının sıfırı geçmesi hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İKİNCİ EL ARAÇ PİYASASI SON DURUM

İkinci el araç piyasası son durum hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İKİNCİ EL ARAÇ FİYATLARINI DÜŞÜREN DÜZENLEME

İkinci el araç fiyatlarını düşüren düzenleme yukarıdaki yazıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir.

İKİNCİ EL ARAÇ PAZARINA SINIRLAMA

İkinci el araç pazarına sınırlama hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İKİNCİ EL ARAÇ FIRSATÇILIĞI

İkinci el araç fırsatçılığı hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

ARAÇ FİYAT SINIRLAMASI

Araç fiyat sınırlaması hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

İlgili konular için bkz.

https://www.hkavukatlik.com/kilometre-dusurme-cezasi/

https://www.hkavukatlik.com/trafik-kazasi-sebebiyle-kazanc-kaybi/

https://www.hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

,

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

Devre tatil sözleşmesinin iptali, tüketici ile sağlayıcı arasında imzalanan devre tatil, ön ödemeli devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmesinin iptalidir. Devre tatil sözleşmesinin imzalanması sürecinde kanun ve yönetmeliğe aykırı işlemler yapılması durumunda tüketici devre tatil sözleşmesinin iptali yoluna gidebilir. Aşağıda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) md. 50 ve 29236 sayılı Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği (Yönetmelik) kapsamında devre tatil, ön ödemeli devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerinin şekilleri, içerikleri, süreleri, hukuki işleme konu edilmeleri, bu sözleşmelerden cayma, ödemelerin iadesi ile devre tatil sözleşmesinin iptali ayrıntılı bir şekilde anlatılacaktır.

YILDA BİR HAFTA TATİL YAPMA HAKKI

Tüketicilere devre tatil satılması adına çeşitli yollara başvurulmaktadır. Bunlardan en sık kullanılanı ise hediye tatil kazanıldığı söylenerek tüketicilerin bir adrese çağırılması, burada tanıtım yapılarak tesislerin gezdirilmesi suretiyle yılda belirli bir süre tatil yapma imkânı sağlanacağının söylenmesidir. Tanıtımlar sırasında psikolojik baskı ve yıldırma politikaları da kullanılarak tüketicilere devre tatil sözleşmesi imzalatılmaktadır. Bu süreçte çalışanlar, tüketiciyi bir an olsun yalnız bırakmamakta, sürekli baskı altında tutmakta, diğer tüketiciler ile iletişim kurma fırsatı vermemekte, ikna olan tüketicileri alkışlatarak insanların devre tatil almak için yarıştığı izlenimi yaratılmaktadır. Başka çaresi kalmayan tüketici devre tatil sözleşmesini imzalamakta, bu etkiden çıkar çıkmaz ise devre tatil sözleşmesinin iptali yolları aramaktadır.

RCI VASITASIYLA TATİL KULLANMA VAADİ

Devre tatil sözleşmesi kapsamında RCI üyeliği de satılmaktadır. RCI, bünyesinde satışı yapılan tesis gibi on binlerce tesis barındıran değişim sistemidir. RCI kapsamda tüketici tatilini isterse satışı yapılan tesiste, isterse RCI sistemine kayıtlı otellerde kullanılabilmektedir. Tüketici, RCI sistemi içerisinde olan tesislerden birinde konakladığında, sözleşmeye bağlı kullanımın gerçekleştiği ileri sürülmektedir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

 DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Devre tatil sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı veren sözleşmedir.

DEVRE TATİL BİLGİLENDİRME FORMU VERME ZORUNLULUĞU

Devre tatil sözleşmesi kurulmadan en az bir gün önce tüketiciye ön bilgilendirme formu verilmelidir. Bu şartın sağlanmadığı durumlarda devre tatil sözleşmesinin iptali talep edilebilir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN ŞEKLİ VE İÇERİĞİ

Devre tatil sözleşmesinin yapılması sırasında, ön bilgilendirme formunda yer alan bilgilerle birlikte tüketicinin adı, soyadı, açık adresi ve diğer iletişim bilgileri ile tarafların sözleşmeyi imzaladığı yer ve tarihe ilişkin bilgileri de içeren bir sözleşme düzenlenmeli ve bir örneği tüketiciye verilmelidir. Aksi halde devre tatil sözleşmesinin iptali ve geçersizliği sonradan tüketici aleyhine ileri sürülemez.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDE SORUMSUZLUK KAYDI

Devre tatil sözleşmesinin metninde veya müstakil herhangi bir belgede yer alan ve tüketicinin haklarını kullanmaktan feragat ettiğine veya satıcı veya sağlayıcının yükümlülüklerinin sınırlandığına ya da ortadan kaldırıldığına dair kayıtlar geçersizdir. Söz konusu kayıtlara rağmen tüketici devre tatil sözleşmesinin iptali talebinde bulunabilir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR?

Devre tatil sözleşmesi için tüketiciye kendi el yazısıyla sözleşme tarihi yazdırılmalı, sözleşme imzalatılmalı ve bir nüshası tüketiciye verilmelidir. Sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verildiğini sağlayıcı ispat etmelidir. Söz konusu şartların yerine getirilmemesi durumunda devre tatil sözleşmesinin iptali istenebilir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN SÜRESİ

Devre tatil sözleşmesi en fazla on yıl için kurulur. Devre tatil sözleşmesi on yıldan uzun süre için kurulmuşsa tüketici tarafından devre tatil sözleşmesinin iptali istenebilir.

DEVRE TATİL HAKKININ KULLANILMAMASI

Tüketici, devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan tatil hakkını belirli bir dönem için kullanmayacağını tatilin başlayacağı tarihten en az doksan gün önce bildirirse, o dönem için herhangi bir bedel ödemesi gerekmez.

ÜCRETSİZ TATİL VAADİYLE DEVRE TATİL SATIŞI

Tüketiciye devre tatil satışı için çeşitli vaatlerle ulaşılması durumunda bu vaatlerin içeriği hakkında tüketici bilgilendirmelidir. Hediye tatil, kampanya, ücretsiz yemek ve gezi gibi isimler altında satışı özendirici yöntemler kullanılarak tüketiciye bir davette bulunulması halinde, bu davetin içeriği ve ticari amacının tanıtım faaliyetinden önce yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirilmesi zorunludur. Bilgilendirmelerin yapıldığına ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDEN CAYMA

Tüketici, cayma süresi içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin devre tatil sözleşmesinden cayabilir. Cayma süresi dolmadan tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapması veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesi istenemez. Bu yasağa rağmen alınan bedel tüketiciye derhâl iade edilir. Tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge ise tüketici yönünden geçersiz kabul edilir. Cayma hakkının kullanılması durumunda, bu hak kullanılmadan önce sunulan hizmete ilişkin olarak tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez. Cayma hakkının kullanılması durumunda, iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, cayma bildiriminin sağlayıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç cayma süresi içinde tüketiciye geri verilmelidir.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDEN CAYMA SÜRESİ

Devre tatil sözleşmesinden herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin on dört gün içinde cayılabilir. Satıcı veya sağlayıcı Yönetmelik md. 5/1, 5/3, 6/1 veya 8/2’de belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket ederse tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı olmaz. Bu süre her halükârda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Bu yükümlülüklerin bir yıllık süre içinde yerine getirilmesi halinde cayma hakkı süresi yerine getirme tarihinden itibaren işlemeye başlar.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDEN NASIL CAYILIR?

Cayma hakkına ilişkin bildirim, cayma hakkı süresi dolmadan, şahsi hakka konu devre tatil sözleşmeleri için yazılı olarak, ayni hakka konu taşınmaza ilişkin sözleşmeler için ise noterlikler aracılığıyla yapılmalıdır.

DEVRE TATİL BEDELİNİN KREDİ ÇEKİLEREK ÖDENMESİ

Devre tatil sözleşmesi için belirlenen bedel kredi çekilerek ödenmişse kredi sözleşmesi, sözleşmenin kurulduğu tarihte hüküm doğurmak üzere cayma hakkı süresi sonunda yürürlüğe girer. Tüketicinin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, kredi sözleşmesi herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer. Böylece devre tatil sözleşmesinin iptali ile birlikte kredi sözleşmesi de iptal olur.

DEVRE TATİL HAKKI KİRALANABİLİR Mİ?

Devre tatil sözleşmesinden doğan haklarından diğer kişiler geçici olarak yararlanabilir. Bu izin karşılığında, değişim sözleşmesi ile gecelik konaklama veya diğer hizmetlere geçici olarak erişim imkânı veren bir sisteme katılma hakkı tanınır.

DEVRE TATİL HAKKI SATILABİLİR Mİ?

Tüketiciler devre tatil sözleşmesinden doğan haklarını satabilirler. Yeniden satış sözleşmesi ile devre tatil hakkının alınıp satılması hususunda satıcı veya sağlayıcı tüketiciye yardımcı olabilir.

ÖN ÖDEMELİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

 ÖN ÖDEMELİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Ön ödemeli devre tatil sözleşmesi, tüketicinin ayni hakka konu bir taşınmazın satış bedelini veya şahsi hakka konu taşınmazın kullanım hakkı bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, sağlayıcının da bedel ödendikten sonra taşınmazın ya da kullanım hakkının devir veya teslimini üstlendiği sözleşmedir.

DEVRE TATİLDE TÜKETİCİYE VERİLMESİ GEREKEN BİLGİLER

Ayni hakka konu bir taşınmazın veya şahsi hakka konu taşınmazın kullanım hakkının ön ödemeli satılması durumunda, satıcı veya sağlayıcı tarafından, tüketiciye, bağımsız bölüm planı, vaziyet planı, kat planı ve mahal listesinin verilmesi zorunludur. Bu bilgilerin verilmemesi durumunda ön ödemeli devre tatil sözleşmesinin iptali istenebilir.

DEVRE TATİLDE TÜKETİCİYE TEMİNAT SAĞLANMASI

Satıcı veya sağlayıcı, ön ödemeli satışa başlamadan önce, proje toplam bedeli bir milyon Türk Lirasını aşıyorsa teminat sağlamak zorundadır.

ÖN ÖDEMELİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDEN DÖNME HAKKI

Ön ödemeli devre tatil sözleşmesinden, devir veya teslim tarihine kadar herhangi bir gerekçe gösterilmeden dönülebilir. Sözleşmeden dönme bildirimi, şahsi hakka konu ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri için yazılı olarak, ayni hakka konu ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri için noterlikler aracılığıyla bildirilebilir.

SÖZLEŞMEDEN DÖNME DURUMUNDA ÖDEMELERİN İADESİ

Ön ödemeli devre tatil sözleşmesinden dönülmesi durumunda, tüketiciden sadece sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar tazminat talep edilebilir. Satıcı veya sağlayıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemez. Tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, dönme bildiriminin satıcı veya sağlayıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç doksan gün içinde tüketiciye geri verilir. Tüketici ise alınan bedelin ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belgenin iade edildiği tarihten itibaren, on gün içinde edinimlerini iade eder.

ÖN ÖDEMELİ DEVRE TATİL BEDELİNİN KREDİ ÇEKİLEREK ÖDENMESİ

Sözleşme bedelinin bir kısmının veya tamamının kredi ile karşılanması durumunda, dönme bildiriminin satıcı veya sağlayıcı tarafından kredi verene derhal bildirilmesi zorunludur. Satış bedeli, dönme bildirimi ulaştığı tarihten en geç doksan gün içinde, sadece sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar olan tazminat tutarı düşülerek kredi verene iade edilir. Kredi veren ise söz konusu tutarı tüketiciye derhal geri öder.

ÖN ÖDEMELİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNE KONU PROJEDE DEĞİŞİKLİK

Ön ödemeli devre tatil sözleşmesine konu taşınmazın yer aldığı projede sonradan değişiklik yapılması durumunda, bu değişikliğin tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirilmesi zorunludur. Tüketici yapılan proje değişikliğini kabul etmeyerek bir ay içinde vergi, harç, masraf, tazminat ve benzeri adlar altında hiçbir bedel ödemeksizin sözleşmeden dönebilir. Proje değişikliğinin yasal zorunluluklardan veya mücbir sebepten kaynaklanması durumunda, satıcı tüketiciden sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar kesinti yapabilir. Bu yükümlülüklerin yerine getirildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.

UZUN SÜRELİ TATİL HİZMETİ SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

 UZUN SÜRELİ TATİL HİZMETİ SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye, belirlenen süre zarfında konaklamaya veya konaklama ile birlikte seyahat ya da diğer hizmetlerin beraber sunulduğu durumlara ilişkin indirim yahut diğer menfaatlerden faydalanma hakkı verilen sözleşmedir.

UZUN SÜRELİ TATİL SÖZLEŞMESİ ÖDEMELERİ NASIL YAPILIR?

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerine ilişkin ödemeler, üyelik aidatı da dâhil olmak üzere eşit olarak yıllık taksitlere bölünen ödeme planına göre yapılmalıdır. Sözleşmeye, bedelin taksitli ödeme planının dışında başka bir ödeme seçeneğiyle yapılmasına imkân veren hükümler konulamaz.

UZUN SÜRELİ TATİL HİZMETİ BİLGİLENDİRME FORMU VERİLMESİ

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri kurulmasından en az bir gün önce tüketicilere Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmesi zorunludur.

ÖDEME BİLDİRİMİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Satıcı veya sağlayıcı, tüketiciye her ödeme tarihinden en az on dört gün önce yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ödeme bildiriminde bulunmak zorundadır.

UZUN SÜRELİ TATİL HİZMETİ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ

Tüketici, ilk iki taksiti ödedikten sonra, üçüncü yıldan itibaren her taksite ilişkin ödeme bildirimini almasını takiben on dört gün içinde satıcı veya sağlayıcıya yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirimde bulunarak herhangi bir cezai şart ödemeksizin sözleşmeyi feshedebilir.

HAFTALIK TATİL HAKKI DAVASI GENEL BİLGİLER

DEVRE TATİL YILLIK AİDAT TUTARI

Devre tatil yıllık aidat tutarı hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

TERMAL OTEL MAĞDURLARI

Termal otel mağdurları hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

TERMAL OTEL ÜYELİĞİ ŞİKAYET

Termal otel üyeliği şikayet hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL YILDA ŞİKAYETİ

Devre tatil yıldat şikayeti hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL AİDAT MAĞDURLARI

Devre tatil aidat mağdurları hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL İPTALİ İÇİN İHTARNAME ÖRNEĞİ

Devre tatil iptali için ihtarname örneği hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

Devre tatil sözleşmesi iptal edilebilir mi hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ NASIL İPTAL EDİLİR?

Devre tatil sözleşmesi nasıl iptal edilir hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL YILLIK AİDATI ÖDEMEZSEM NE OLUR?

Devre tatil yıllık aidatı ödemezsem ne olur hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL DAVASI KAZANANLAR

Devre tatil davası kazananlar hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

DEVRE TATİL İPTAL DAVASI AVUKATI

Devre tatil iptal davası avukatı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

Benzer yazılar için bkz.

https://www.hkavukatlik.com/lynparza-ilaci-sgk-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/kanser-ilaci-sgk-basvurusu/

https://www.hkavukatlik.com/keytruda-sgk-basvurusu/

https://www.hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/opdivo-ilaci-sgk-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/iclusig-ilaci-sgk-davasi/

https://www.hkavukatlik.com/selinexor-ilaci-sgk-davasi/