Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu günümüzde sıkça karşılaşılan ve merak edilen konulardan biridir. Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu başlıklı yazımızda sağlık hizmet kusuru, sağlık hizmetlerinde kusuru oluşturan fiil, özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu, özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin zararı rücu hakkı, özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu davası, özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğunun şartları ve daha birçok konuda ayrıntılı bilgi verilecektir.
SAĞLIK HİZMET KUSURU NEDİR?
Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu konusuna geçmeden önce sağlık hizmet kusurunun ne olduğuna bakılmalıdır. Sağlık hizmet kusuru, sağlık hizmetinin kuruluşundaki ve işleyişindeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle hizmetin gerektiği gibi yürütülememesidir. Hizmet kusuru tanımından anlaşıldığı üzere burada kusur sağlık personelinde değil bizzat hizmetin kendisindedir. Yani zarardan sorumlu olan taraf sağlık personeli değil idaredir. Hizmet kusuruna verilebilecek örneklerden biri sağlık çalışanlarının denetim ve eğitimi esnasında meydana gelen aksaklıklardır. İdare sağlık çalışanlarını seçerken, denetlerken ve eğitimlerini verirken gereken özeni gösterdiğini ispat etse dahi sorumluluktan kurtulamaz. Zararı tazmin eden idare Anayasa md. 129 gereğince kamu görevlisine rücu eder. Sağlık personeline zararın rücu edilip edilmeyeceği kararını ise Mesleki Sorumluluk Kurulu yerine getirir.
“…davalı Bakanlığa bağlı hastanelerde tıbbi operasyonlar geçiren davacının, yine davalı Bakanlığa bağlı bir hastanede geçirdiği operasyonda karnından spanç çıkarılması, spancın önceki operasyonlardan herhangi birinde unutulduğunun açık olması karşısında, olayda davalı idarenin ağır hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu bulunmaktadır…” (Danıştay 10.D., 2007/2965 E., 2008/4831 K., 25.06.2008 T.).
SAĞLIK HİZMETLERİNDE KUSURU OLUŞTURAN FİİL
Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu konusundan önce ayrıca sağlık hizmetlerinde kusuru oluşturan fiil de incelenmelidir. Kusurlu fiil, sağlık personelinin zarar oluşturan eylemi veya işlemi olarak ifade edilebilir. Zararı meydana getiren fiil tedavinin gereklerine ve aynı zamanda hukuka aykırı olmalıdır. Zarar bir fiilin yapılmasından meydana gelebileceği gibi yapılmamasından da meydana gelebilir. Örneğin, gerekli özen gösterilmediği için hastaya yanlış ilaç verilmesi fiilin yapılmasından meydana gelen bir hizmet kusurunu, gerekli ilacın verilmemesi ise fiilin yapılmamasından meydana gelen bir hizmet kusurunu oluşturur.
SAĞLIK HİZMET KUSURUNDAN DOĞAN ZARAR
Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu konusundan önce ayrıca sağlık hizmet kusurundan doğan zarar da incelenmelidir. Sağlık personelinin fiili neticesinde meydana gelen zarar, hastaya yapılan tedavi veya diğer sağlık işlemleri esnasında ve tam olarak gerçekleşmiş olmalıdır. Bazı durumlarda zarar tam olarak gerçekleşmemiş olsa dahi gerçekleşmesi kesin ise bu zararın da giderilmesi gerekir. Meydana gelen zarar, sağlık hizmetinde korunan menfaat olan sağlık ve yaşam hakkına ilişkin anormal bir zarar olmalıdır. Yani tedavi esnasında meydana gelen ufak acılar zarar olarak nitelendirilemez. Zarar boyutuna ulaşması için anormal bir durum söz konusu olmalıdır. Zararın maddi veya manevi olması herhangi bir farklılık göstermez. İdare iki zarar türünden de sorumludur ve bu zararları tazminle yükümlüdür.
SAĞLIK HİZMETİNDE İDARENİN KUSURU
Sağlık hizmetinin işleyişi sırasında meydana gelen bir zararda idarenin sorumlu tutulması için kural olarak idarenin kusurunun bulunması gerekir. İstisnai olarak kusursuz sorumluluk hallerine gidilebilse de ana kural kusur sorumluluğudur. Bunun yanında, özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu açısından da idarenin kusuru önem taşımaktadır.
“Dava dosyasının incelenmesinden; … tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan davacılar murisi …’un saat 21.30 da … Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı, burada batın travması teşhisi konulduğu, durumunun kötüleşmesi üzerine ameliyata alındığı, genel durumu bozulan hastanın daha uygun koşullarda takip ve tedavisinin yapılması amacıyla ve hasta yakınlarının ısrarı üzerine … tarihinde … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi yoğun bakım ünitesine sevk edildiği ve burada iltihabın tüm vücuda yayılması nedeniyle …tarihinde vefat ettiği, olayla ilgili olarak İdare Mahkemesi’nce … Üniversitesi Tıp Fakültesinden üç öğretim görevlisine yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; davacıların yakınının hastaneye geldiğinden itibaren 14 saat 30 dk sonra ameliyata alınmasının tanıda gecikme anlamına geldiği, ameliyata kadar nabız ve tansiyon ölçümlerinin yapıldığına dair belgenin bulunmadığından olayda hizmet kusuru olduğu, belirtildiği, Adli Tıp Kurumu’na yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ise “nabız-kan ve tansiyon takibinin yapılmasının istendiği ancak buna dair dosyada belge olmadığı, çekilen batın grafisinin yeterli bilgi veremeyebileceği, USG ve BBT’sinin çekilmesi gerektiği, bunun yapılmamış olmasının eksiklik olduğu, ancak hastanın gelişindeki klinik bulgular ile ameliyata alındığı bulgular arasında fark olduğu dikkate alındığında oluşan bağırsak perferasyonunun hastaneye başvurduğu andan ziyade, daha sonra ortaya çıkmış olabileceği, ameliyat bulgularının da bunu desteklediği, klinik tablonun belirginleştiği anda ameliyata alınarak gereken tedavinin yapıldığı, davalı idare hekiminin uygulamalarına kusur atfedilemeyeceği, 1.gün genel durumu bozulan hastanın daha uygun koşullarda takip ve tedavisinin yapılması amacıyla … Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi yoğun bakım ünitesine sevkinin tıp kurallarına uygun olduğu, bu nedenle davalı idarenin kusurunun bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi’nce, olayda, davacılar murisinin, tedavi gördüğü … Devlet Hastanesinde ölümü olayında ve dolayısıyla davacıların zarara uğramasında davalı idarenin ağır hizmet kusurunun ve bu nedenle tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi karar verilmiş ise de; yukarıda belirtildiği üzere her iki bilirkişi raporunda da davacıların yakınına uygulanan tedavide gecikme olduğu, USG ve BBT’sinin çekilmesi gerektiği, bunun yapılmamış olmasının eksiklik olduğunun belirtildiği bu nedenlerle olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ancak sağlık hizmetinin geç işletilmesinin davacılar murisinin ölümüne neden olduğunun Adli Tıp Kurumu incelemesi sonucu ortaya konulmaması karşısında, davacıların murislerinin ölümü nedeniyle maddi ve ölüme bağlı manevi zararın tazminine olanak bulunmamakla birlikte; sağlık hizmetinin geç işletilmesi, murislerine tıbbi müdahalenin gecikmesi nedeniyle davacıların duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi zararların tazmini gerekmektedir.” (Danıştay 15.D., 2013/3258 E., 2014/1371 K., 04.03.2014 T.).
ZARAR İLE SAĞLIK HİZMET KUSURU ARASINDA İLLİYET BAĞI
Sağlık hizmetinin işleyişinden kaynaklanan zararlar ile sağlık hizmet kusuru arasında illiyet bağı bulunmalıdır. İlliyet bağının tespiti idarenin hizmet kusurunun varlığının anlaşılması bakımından önem arz eder. Meydana gelen zarar ile fiil arasında illiyet bağı kurulamıyor veya illiyet bağı kesilmişse idarenin sorumluluğuna gidilemez. İlliyet bağı, hastaya gerekli her türlü tedavinin uygulanmasına rağmen beklenmeyen ve olağanüstü bir sonucun oluşması durumunda kesilir. Zarar ile kusur arasında illiyet bağının varlığı özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu açısından da önemlidir.
“Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği uyarınca, yataklı tedavi kurumlarında sağlık hizmetleri ile ilişkili olarak gelişen enfeksiyon hastalıklarını önlemek ve kontrol altına almak, konu ile ilgili sorunları tespit etmek, çözümüne yönelik faaliyetleri düzenleyip yürütmek idarenin sorumluluğundadır. F.S.nin ölümüne neden olan bakterilerin, yukarda alıntılanan bilimsel çalışmada yer verilen hastane enfeksiyonuna neden olan bakterilerden olduğu görülmektedir.…
Tüm bu hususlar idarece sunulan sağlık hizmetinin kötü işletildiğini göstermekte olup, idarenin eylemi ile gerçekleşen ölüm arasında uygun illiyet bağının bulunduğu da dikkate alındığında, davacıların uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini gerekmektedir.” (Danıştay 15.D. 2013/11488 E., 2018/3852 K., 17.04.2018 T.).
DOKTORUN TANIYI YANLIŞ KOYMASI DURUMUNDA TAZMİNAT
Sağlık hizmeti yürütülürken doktorun hastalığın tanısını geç veya yanlış koyması durumunda hizmet kusurunun olup olmadığı somut olay kapsamında tespit edilir. Güncel bilgiler ışığında yapılan tüm tetkik ve muayeneler sonucunda tanı konulamıyorsa hizmet kusurundan söz edilemez. Fakat tıbbi standartlar çerçevesinde tespiti mümkün olan hastalıklara tanının geç veya yanlış konulması ise hizmet kusurunu ortaya çıkarır. Bunların yanı sıra idare tedavi esnasında meydana gelen hizmet kusurlarından ve sağlık hizmetinin sunulması esnasındaki organizasyon eksikliklerinden de sorumludur. Gerekli nitelikte ve sayıda personel bulundurmama, yeterli araç-gereç bulundurmama ve refakatçilerin haklarını sağlayamama organizasyon eksikliklerine örnek verilebilir.
“(B)ilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; davacıya başlangıçta uygun tanı konulduğu ve uygun tedavi yapıldığı, hastada ön planda Wegener Granülamotozu tanısının olmadığı, .. tarihinden itibaren böbreklerinde bozulmanın başladığına dair belirtilerin ortaya çıktığı ancak bunun fark edilmediği, davacıda oluşan böbrek ile ilgili rahatsızlığın, tedavide geç teşhis sonucu idarenin ajanlarının kusurundan ileri geldiği, davacıda meydana gelen böbrek rahatsızlığının sonuçlarından davalı idarenin hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu tutulması gerektiği..” (AYİM 2.D., 2002/722 E., 2002/815 K., 16.10.2002. T.).
SAĞLIK KAMU HİZMETİNDE KİŞİSEL KUSUR VE HİZMET KUSURU
Sağlık hizmetinin yürütülmesi esnasında meydana gelen zararda idarenin hizmet kusurunun yanı sıra sağlık personelinin kişisel kusuru da bulunabilir. Hizmet kusurunun yanı sıra kişisel kusurun bulunduğu durumlarda idarenin hizmet kusurunun varlığı devam eder. İdare hizmet kusurundan kaynaklı olarak ödediği mahkeme kararında belirtilen meblağı Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun rücu kararını vermesi durumunda ilgili sağlık personeline rücu eder. Sağlık personelinin kişisel kusuru doğrudan ceza yargılamasına tabi ise haklarında soruşturma izni alınması gerekir. Sağlık personeline soruşturma izni verilmesi de Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun görevleri arasındadır.
“F.S’ye amniyosentez sıvısı alımı için girişimlerde bulunan sağlık personeli hakkında davalı idare tarafından gerçekleştirilen ön inceleme neticesi düzenlenen rapor üzerine verilen “Soruşturma İzni Verilmesi” kararında; F.S.nin eşi tarafından, eşine ilk seferde birden çok kez farklı boyutlardaki iğneler ile girişimde bulunulduğunun iddia edildiği, ilgili doktor tarafından ise tek iğne girişinin yapıldığının belirtildiği, 19.08.2010 tarihinde yapılan bu amniosentez işlemi hakkında herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığı, işlemi gerçekleştiren Op.Dr. F. N.Ç. ile yapılan telefon görüşmesinde bunu doğruladığı ve nedenini bilmediğini belirttiği, dolayısıyla iğne giriş sayısı hakkında bir yorumun yapılamayacağı, 20.08.2010 tarihindeki girişimin başarıyla gerçekleştiği, literatürdeki genel eğilimin bir seansta en fazla iki girişim yapılması, ikisinin de başarısız olması durumunda 3-7 gün sonra yani intrauterin infeksiyon (koniamnionit) ve gebelik kaybı dışlandıktan sonra tekrar denemek olduğu, bahse konu olayda ilk seanstaki işleme ve sayısına dair kayıt tutulmaması, makul bir ara verilmeksizin tekrar ertesi gün girişimde bulunulması ile F. S.nin ölümü arasında nedensellik bağı bulunduğundan bahisle ilgili kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmiştir.” (Danıştay 15.D. 2013/11488 E., 2018/3852 K., 17.04.2018 T.).
ÖZEL HASTANELERDE YAPILAN TEDAVİLERDE DEVLETİN SORUMLULUĞU
Özel hastanelerde hasta ile hastane veya doktor arasında sözleşme ilişkisi kurulur. Sözleşme ilişkisi sebebiyle özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu bulunmayacağı sonucuna varılabilirse de bu çıkarım doğru olmaz. Çünkü ortada bir sözleşme ilişkisi olsa dahi idarenin sağlık kuruluşunu denetleme ve gözetleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yanlış tedavi ve bunun sonucunda oluşan zarar idarenin denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklanıyor ise hizmet kusuru vardır ve idare bu zararı gidermek zorundadır. Denetim ve gözetim eksikliğinden meydana gelen bir zarar var ise özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu bulunur.
DEVLETİN ÖZEL HASTANELERİ DENETLEME VE GÖZETLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Devlet birçok alanda kamu hizmeti yürütmektedir. Sağlık hizmeti ise devletin yürüttüğü kamu hizmetleri arasında en önemlilerdendir. Sağlık hizmetini yürütme konusunda asli sorumluluk devletin olmakla birlikte bu hizmet idare yerine özel sağlık kuruluşları eliyle de yapılmaktadır. Devlet ise hizmeti yürüten özel sağlık kuruluşunu düzenli olarak denetlemek ve gözetlemek zorundadır. Bu bakımdan devlet, malzeme ve personel yeterliliği, sağlık çalışanlarının donanımı, hastalara yapılan tetkik ve muayenelerin yeterliliği ve daha birçok konuda denetim ve gözetim yapmak zorundadır. Denetim ve gözetim neticesinde herhangi bir eksiklik ve aksaklık ile karşılaşılması halinde mutlaka bunların giderilmesi sağlanmalıdır. Aksi durumda özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu ortaya çıkar.
“…Özel sağlık hizmetleri alanında idarenin sorumluluğu, özel sağlık kuruluşlarına ruhsat vermede veya bunları denetlemede gündeme gelecektir. Bu nedenle, idarenin özel sağlık hizmetlerinin denetim ve gözetimi görevini yerine getirmemesinden doğan sorumluluğunun kaynağı hekimlerin faaliyeti değil; idarenin sağlık kamu hizmeti faaliyeti; bir başka deyişle kamu hizmetine ilişkin yürüttüğü denetim ve gözetimi; dolayısıyla kendi işlem ya da eylemidir. Zira sağlık hizmeti faaliyetlerini yürüten özel hukuk kişileridir ve bunlarla hastalar arasındaki ilişki bir özel hukuk sözleşmesi olup, tarafların hak ve borçları ve dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumluluk bu sözleşme kapsamında değerlendirilecektir. Dolayısıyla açılacak tazminat davalarında da adli yargı görevli olacaktır. Ancak özel sağlık kuruluşlarının faaliyetlerinin özel hukuka tabi olması, özel kişileri ruhsatname düzenleyerek görevlendiren ve denetim ve gözetim yetkisini elinde tutan ve hizmetin asıl sorumlusu olan idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. İdarenin denetim ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklı sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için hizmet kusuru işlenmiş olmasına ek olarak aynı zamanda bir zararın da ortaya çıkması gereklidir. Zarar, idarenin denetim görevini yerine getirmemesinden veya yapılan denetim sonucunda aykırılıkların bulunmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklanmakta ise idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Örneğin özel sağlık kuruluşlarının tabi oldukları mevzuat bakımından, özel sağlık kuruluşu binasının, istihdam edilen personelin yetersiz ya da niteliksiz olduğu ya da tıbbi araç ve gereçlerin hijyenik olmadığı durumların idare tarafından yapılan denetimlerde saptanması gerekirken gözden kaçırılması ya da bu eksikliklerin saptanmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı hallerde idarenin denetim görevini gereği gibi ya da hiç yapamamasından doğan hizmet kusuru sebebiyle sorumluluğu cihetine gidilebilecektir..” (Danıştay 15.D. 2014/6402 E., 2015/1178 K., 26.02.2015 T.).
DEVLETİN ÖDEDİĞİ TAZMİNAT İÇİN ÖZEL HASTANE VEYA DOKTORA RÜCU ETMESİ
Devlet hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen zararlardan sorumludur ve bu zararı gidermekle yükümlüdür. Özel hastanelerde yapılan tedavilerde devletin sorumluluğu kapsamında zararı tazmin eden devlet, olayın şartlarına göre kusuru oranında özel hastanelere, doktorlara veya özel ambulans şirketlerine rücu edebilir. Devletin özel sağlık kuruluşunda çalışan doktorlara rücu edebilmesi içinse öncelikle Meslek Sorumluluk Kurulu’ndan onay alması gerekmektedir.
ÖZEL HASTANELERDE YANLIŞ TEDAVİ DAVASI
Özel hastanelerde yanlış tedavi davası yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
YANLIŞ TEDAVİDE HASTANIN HAKLARI
Yanlış tedavide hastanın hakları hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
ÖZEL HASTANE YANLIŞ TEŞHİS DAVASI
Özel hastane yanlış teşhis davası hususunda yukarıdaki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
ÖZEL HASTANELERDE DEVLETİN SORUMLULUĞU VAR MI?
Özel hastanelerde devletin sorumluluğu var mı hususu yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
ÖZEL HASTANELERDE DEVLETİN SORUMLULUĞU DAVASI
Özel hastanelerde devletin sorumluluğu davası yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
ÖZEL HASTANELERDE DEVLETİN SORUMLULUĞU ANKARA AVUKATI
Özel hastanelerde devletin sorumluluğu Ankara avukatı yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
ÖZEL HASTANELERDE YAPILAN TEDAVİLERDE DOKTORUN SORUMLULUĞU
Özel hastanelerde yapılan tedavilerde doktorun sorumluluğu yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
ÖZEL HASTANELERDE YAPILAN YANLIŞ TEDAVİDE HASTANIN HAKLARI
Özel hastanelerde yapılan yanlış tedavide hastanın hakları yukarıda ayrıntılı değerlendirilmiştir.
YANLIŞ TEŞHİS KOYAN DOKTOR CEZA ALIR MI?
Yanlış teşhis koyan doktor ceza alır mı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
YANLIŞ TEDAVİ YAPAN DOKTOR CEZA ALIR MI?
Yanlış tedavi yapan doktor ceza alır mı hususunda yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
İlgili yazılarımız;
https://hkavukatlik.com/endikasyon-disi-ilac-kullanimin-reddi-davasi/
https://hkavukatlik.com/mesleki-sorumluluk-kurulu/