MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI

Miras sebebiyle istihkak davası temelinde miras ilişkisine dayanır. Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kazanırlar. Mirasçılar, miras üzerinde başka bir işlem yapmalarına gerek kalmadan hak sahibi olurlar. İstihkak ise Arapça “hak” kökeninden gelip hak etme, hak edilmiş şey anlamları taşır. İstihkak davası esasen malikin elinden rızası dışında çıkan eşyaların yeniden elde edilmesi amacıyla açılır. Miras sebebiyle istihkak davası ise bu iki davanın özelliklerini taşıyan ve kanunda özel olarak düzenlenen bir davadır.

Aşağıda, miras sebebiyle istihkak davası hususunda genel bilgiler verildikten sonra şartları, nerede ve hangi mahkemede açılması gerektiği, ispat yükü, kimlerin açabileceği ve zamanaşımı gibi hususlar ayrıntılı bir şekilde anlatılacaktır.

MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI NEDİR?

Miras sebebiyle istihkak davası mirasçının üstün hakkına dayanan bir miras hukuku davasıdır. Miras sebebi ile istihkak davasında davacı, mirasçı olduğu iddiasıyla tereke üzerinde doğan yetkilerini kullanır. Dava terekenin ve terekedeki bir malın üçüncü kişide bulunması hallerinde açılabilir. Mirasçılık iddiasında bulunan kişi bu dava ile üçüncü kişide bulunan malı elde etmeyi amaçlar.

“Bir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637. maddesi hükmüne uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olur.” (Y. 14. HD. , E. 2015/18538, K. 2017/5513, T. 03.07.2017).

MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASININ ŞARTLARI NELERDİR?

Miras sebebiyle istihkak davası açılabilmesi için birtakım şartlar aranır. Bunlar; davacının mirasçılıktan doğan üstün hak iddiası, malın kendisine teslimini istemesi ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edilmesidir.

MİRASTAN DOĞAN ÜSTÜN HAK İDDİASI

Miras sebebiyle istihkak davası açılabilmesi için davacının miras ilişkisinden doğan üstün bir hakka sahip olması gerekir. Davada, davacı mirasçılık iddiası ile miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanmış olduğunu öne sürer. Davacı, tereke veya terekedeki bazı malların mirastan doğan üstün hak iddiasına dayanarak geri alınmasını amaçlar. Davada, davacı üstün hak iddiasına sahip değilse bu davayı açamaz.

“Terekeye veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı dava açan yasal veya atanmış mirasçının mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmuyorsa açılan dava adi istihkak davası olarak adlandırılmaktadır. Adi istihkak davasında miras sebebiyle istihkak davasından farklı olarak mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmadığı gibi mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlık da mevcut değildir. Mirasçıların istihkak davası açması her zaman imkan dahilindedir.” (Y. 14. HD., E. 2016/1176, K. 2016/7453, T. 22.09.2016).

DAVACININ MALIN KENDİSİNE TESLİMİNİ İSTEMESİ

Miras sebebiyle istihkak davasında üçüncü kişi, terekeyi veya terekedeki bir malı elinde bulundurur. Mirasçılık iddiasında bulunan ise terekenin veya terekedeki malın kendisine teslimini ister.

DAVALI TARAFINDAN DAVACININ MİRAS HAKKINA İTİRAZ EDİLMESİ

Miras sebebiyle istihkak davasında davalı davacının miras hakkına itiraz etmelidir. Davacının iddialarına itiraz eden kişi, dava konusu terekeyi veya terekedeki bir malı elinde bulunduran kişidir. Bu kişi malı, mirasçılık sıfatıyla ya da geçerli bir hukuki ilişkiye dayanarak elde ettiğini ve iddia edildiği gibi davacının hakka sahip olmadığını belirtir. Davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz etmezse dava miras sebebiyle istihkak davası olarak değerlendirilmez.

“Mahkemece her ne kadar asıl davadaki uyuşmazlık miras sebebi ile istihkak olarak görülüp buna göre çözümlenmiş ise de; İrs uyuşmazlığı olmayan hallerde miras sebebi ile istihkak davasından söz edilemez. Bir kimse bir terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın bu terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının mirastan doğan hakkına itiraz ettiği hallerde Medenî Kanunun 637. maddesine uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olabilir (Escher, Medenî Kanun Şerhi . Miras sebebiyle istihkak davasına ait bilgiler N. 22; Tuor, Medenî Kanun Şerhi-Miras sebebiyle istihkak davasına ait genel bilgiler N. 23; X. E. X., Miras ve tatbikat 1947 S. 339; Kedim Ergüven, Miras sebebiyle istihkak davası – 1942 8. 33, Özuğur- Miras Hukuku S.697). Miras sebebi ile istihkak davalarında davacı, mirasçılık sıfatına dayanan bir kimsedir. Davalı ise davacının mirasçılık sıfatına karşı itiraz eden ve terekenin tamamına veya terekeye giren bir malı elinde bulunduran bir kişidir. Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davacılar mirasçı olduklarını iddia etmekte, davalı ise davacıların mirasçılık sıfatına itiraz etmemektedir. Bu halde miras sebebi ile istihkak davasından söz edilemez. Eldeki dava; adi istihkak davasıdır.” (Y. 8. HD., E. 2013/11310, K. 2014/13057, T. 20.06.2014).

DAVAYI KİMLER AÇABİLİR?

Davayı yasal veya atanmış mirasçılar açabilir. Yasal veya atanmış mirasçıların kimler olduğu aşağıda belirtilmiştir.

DAVADA YASAL MİRASÇILAR

Davada yasal mirasçılar, kanundan dolayı mirasçı olan kişilerdir. Yasal mirasçılar miras bırakanın kan hısımları (Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 495-498) yani altsoyu, ana ve babası, büyük ana ve büyük babası ve evlilik dışı hısımlarıdır. Bununla birlikte miras bırakanın sağ kalan eşinin (TMK m. 499), evlatlığının (TMK m. 500) ve devletin (TMK m. 501) de yasal mirasçılığı bulunur.

DAVADA ATANMIŞ MİRASÇILAR

Atanmış mirasçılar, miras bırakanın tercihiyle mirasçı olan kişilerdir. Atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümü ile mirası kazanırlar. Atanmış mirasçılar, miras bırakanın mal varlığı değerlerinin bir kısmı veya tamamı için mirasçı olabilirler.

MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI KİME KARŞI AÇILABİLİR?

Miras sebebi ile istihkak davası, malı mirasçılık sıfatı ile elinde bulundurduğunu iddia eden veya malı elinde bulundurması için hiçbir sebebi bulunmayan kişilere karşı açılabilir. Terekeyi hukuka uygun bir ilişki sonucunda elinde bulunduran kişilere karşı ise bu dava açılamaz.

 “Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. TMK’nın 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler.” (Y. 14. HD., E. 2015/184050, K. 2017/4614, T. 01.06.2017).

MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI NEREDE AÇILIR?

Miras sebebiyle istihkak davasında yetkili mahkeme TMK m. 576 gereği miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir.

“TMK’nın 576. maddesi gereğince “Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılır. Mirasbırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.” Dosya içerisindeki nüfus müdürlüğünün cevabi yazısına göre murisin yerleşim yeri adresi…. olup …. Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili olduğu halde mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.” (Y. 14. HD., E. 2015/12346, K. 2016/3411, T. 21.30.2016).

DAVADA HANGİ MAHKEME GÖREVLİDİR?

Davada talep mirasçının terekesidir. Bu sebeple davada görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 2 gereği Asliye Hukuk Mahkemesidir.

DAVADA KORUMA TEDBİRLERİ

Davada koruma tedbiri talep edilebilir. Somut durumun gerektirmesi durumunda hâkim koruma tedbirine karar verebilir. Miras sebebiyle istihkak davasında hâkim, TMK m. 637 gereğince davacının istemi üzerine hakkın korunması için davalının güvence göstermesi veya tapu kütüğüne şerh verilmesi gibi gerekli her türlü önlemi alır.

DAVADA ZAMANAŞIMI

Dava, TMK m. 639 gereğince davacının mirasçı olduğunu ve davalının terekeyi veya tereke malını iyi niyetle elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde on yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Davalının iyi niyetli olmaması halinde davada zamanaşımı süresi yirmi yıldır.

DAVADA TARAFLARIN İSPAT YÜKÜ

 Davada ispat yükü davadan kendi lehine hak elde eden tarafa aittir.

DAVADA DAVACININ İSPAT YÜKÜ

Davacı, miras bırakanın öldüğünü ya da gaipliğini, kendisinin mirasçı sıfatına sahip olduğunu, dava konusu malların miras bırakanın terekesine ait olduğunu ve davalının da bu mallar üzerinde zilyet olduğunu ispat etmelidir. Bununla birlikte davalı elinde bulundurduğu taşınır mallar üzerinde malik olduğunu iddia ederse mülkiyet karinesi gereği malik sayılacağından davacı tarafından davalının malik olmadığı ispat edilmelidir.

DAVALINININ İSPAT YÜKÜ

Davalı ise davacının mirasçı olmadığını veya mirasçılık sıfatının sona erdiğini ileri sürebilir. Ayrıca davalı özel bir sebebe dayanarak malı geri vermekten kaçınırsa bu sebebin dayandığı hakkı da ispat etmekle yükümlüdür. Örneğin miras bırakılan mal üzerinde rehin hakkı bulunan davalı bu hususu ispatlamalıdır.

“Somut olaya gelince, davacı muris …’e ait 49.280 TL’nin muris tarafından bankadan çekilerek davalı …’a verdiğini, davalı …’ın murise ait bu parayı murise ve muris öldükten sonra da mirasçılarına iade etmediğini iddia etmiştir. Davalı 23.01.2012 tarihli cevap dilekçesinde, belirtilen paranın kendisine ait banka hesabına yatırdığını kabul etmiş ancak daha sonra murise iade ettiğini savunmuştur.

Davalı muristen dava konusu parayı aldığını kabul ettiğinden, geri verdiğini ispat yükü altındadır. İspat yükünün yer değiştirdiği nazara alınarak davalının muristen almış olduğu parayı iade ettiğine ilişkin savunması ve bu husustaki delilleri değerlendirilmek suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” (Y. 14. HD., E. 2015/14890, K. 2016/5928, T. 16.05.2016).

DAVADA VERİLEN KARAR

Dava kabul edilirse; TMK m. 638 gereğince tereke veya terekeye dahil mal, davacıya zilyetliğe ilişkin hükümler uyarınca verilir. Davalı ise terekede yer alan malın zamanaşımı yoluyla kazanıldığını ileri süremez.

“HMK’nun 204/2 maddesi uyarınca; yetkili memurların görevleri içinde usulune uygun olarak düzenledikleri belgeler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılmaktadır. Miras sebebiyle istihkak davasının kabulü halinde tereke veya terekeye dahil mal davacıya zilyetliğe ilişkin hükümler uyarınca verilir (TMK 903. ve 995). İyiniyetli zilyet zilyetliğinin haksızlığını bilmiyor ve bilmesi gerekmiyorsa geri verme anınında elinde ne varsa onu verir.” (Y. 14. HD., E. 2017/3349, K. 2017/8657, T. 21.11.2017).

DEVLETE KARŞI İSTİHKAK DAVASI AÇABİLİR Mİ?

Miras sebebiyle istihkak davasında devlet davalı sıfatıyla yer alabilir. Bunun için TMK m. 598 gereğince inceleme yapılması ve devletin mirasbırakanın mirasçısı olduğu ortaya konulması gerekir.

“TMK’nin 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.” düzenlemesi getirilmiştir.” (Y. 14. HD., E. 2016/8366, K. 2019/2622, T. 25.03.2019).

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir