Boşanma davası sebepleri oldukça merak edilen bir konudur. Boşanma davası ile eşler, belirli sebeplerle evlilik birliğini ortadan kaldırmak istemektedir. Ancak boşanma davası açabilmek için somut olayın kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden birisine dayandırılması gerekir. Bununla birlikte boşanma davası açmak isteyen kişiler davalarını hangi sebebe dayandıracakları konusunda sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunların çözümü için öncelikle boşanma davasının sebepleri ile ilgili hukuki düzenlemelerin ve içtihatların bilinmesi gerekir. Nitekim boşanma davasının sebeplerine ilişkin düzenlemeler Türk Medeni Kanunu’nda yer almaktadır. H&K AVUKATLIK tarafından hazırlanan “Boşanma Davası Sebepleri” başlıklı yazımızda bu konuya ilişkin detaylı bilgi verilecek ve ilgili kanun kapsamında değerlendirilecektir. Ayrıca Yargıtay kararları ışığında boşanma davasının sebepleri ile ilgili somut olaylar incelenecek ve örneklerle desteklenerek boşanma davasının sebepleri daha açıklayıcı ele alınacaktır.
Aşağıda; genel olarak boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri, zina sebebiyle boşanma davası, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası, cana kast sebebiyle boşanma davası, pek kötü davranış sebebiyle boşanma davası, onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi zamanaşımı, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası, suç işleme sebebiyle boşanma davası, haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası, terk sebebiyle boşanma davası, akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası, genel boşanma sebepleri, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası ve anlaşmalı boşanma sebebiyle boşanma davası ile ilgili hususlar detaylı bir şekilde incelenecektir.
GENEL OLARAK BOŞANMA SEBEPLERİ
Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda sınırlı sayıda belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen boşanma sebeplerinin çeşitli şekillerde gruplandırılması mümkündür. Bu duruma örnek olarak bazı boşanma sebeplerinin kusura dayanmakta iken bazı boşanma sebeplerinin kusura dayalı olmaması verilebilir. Nitekim “Boşanma Davası Sebepleri” başlığını taşıyan makalemizde Türk Medeni Kanunu’nun yaptığı sınıflandırma dikkate alınarak boşanma sebepleri incelenecektir. Dolayısıyla Boşanma sebepleri; genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak iki grupta incelenecektir.
ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ
Özel boşanma sebepleri: zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı ve terk olmak üzere beş gruba ayrılmıştır. Özel boşanma sebepleri anlaşılacağı üzere sınırlı sayıda belirtilmiştir. Dolayısıyla somut olay burada belirtilen hallerden başka bir sebepten kaynaklanıyorsa özel boşanma sebeplerine dayanılması mümkün değildir. Aşağıda özel boşanma sebepleri tek tek incelenecek ve Yargıtay kararları ışığında örnekler verilecektir.
“…Davacı erkek tarafından zina hukuki sebebine(TMK m. 161) dayalı olarak boşanma davası açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılaması sonunda, davanın kabulü ile tarafların TMK m. 161 madde hükmü gereğince boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, karar verilmiş, kararın gerekçe kısmında ise “Davalı kadının zina eylemini işleyerek eşine karşı sadakat yükümünü ihlal ettiği, yine davacı erkeğin de kadına karşı sadakat yükümüne aykırı davranarak güvenini sarstığı, sonuç olarak da, davalının zina olgusu ispat olunmakla daha hafif kusurlu davacının boşama isteminin kabulüne karar vermek gerektiği’’ ifadeleri kullanılmıştır. Bu karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş ve esastan red kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, özel sebebe (TMK m. 161) dayanmaktadır. Kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz. Somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama yoktur. Özel boşanma sebebi ispatlanmıştır. Bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “Davacının da kusurlu olduğunu” ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmaz. Diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamaz. O halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi doğru olmamakla beraber verilen boşanma kararı sonucu itibarıyla doğru olduğundan boşanma kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir…”(Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2021/1093 K. 2021/2672 T. 5.4.2021)
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için geçerli bir evlilik birliği içinde bulunan eşler gerekmektedir. Zina, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin başka bir karşı cinsle cinsel ilişkide bulunmasıdır. Zina yapan eş bilerek ve isteyerek bu fiili gerçekleştirmelidir. Zina, özel bir boşanma sebebidir. Zina sebebine dayanılması için cinsel münasebetin bir kere yapılmış olması yeterlidir. Ayrıca hakkında ayrılık kararı verilen eşler ayrı yaşıyor olsa dahi eşlerden birisinin üçüncü bir karşı cinsle cinsel ilişkiye girmesi de zina oluşturur.
“…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının, eşinin … isimli kişi ile gayrı resmi olarak birlikte yaşadıklarını iddia ettiği, dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların da davacı-davalı erkek ile dava dışı … arasında gönül ilişkisi olduğunu ve halen devam ettiğini beyan ettikleri görülmüştür. Yine mahkemece davacı-davalı erkek ile dava dışı…’nin birlikte yaşayıp yaşamadıkları kolluk vasıtası ile araştırılmış buna ilişkin olarak dosyaya sunulan 25.12.2015 tarihli kolluk araştırma tutanağına göre davacı-davalı erkek …ile dava dışı …’ın “… Mh….Cd. No:24/4 Selçuklu/ Konya” adresinde hali hazırda birlikte yaşadıkları tespit edilerek tutanağa bağlanmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-davalı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığı ve bu birlikteliğinin hali hazırda da devam ettiği anlaşılmakla erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının birleşen zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”(Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2019/97 K. 2019/4376 T. 10.4.2019)
ZİNA ZAMANAŞIMI
Özel boşanma sebeplerinden olan zinaya dayalı olarak açılacak boşanma davaları için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu kapsamda boşanma davası açacak olan eş, zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde ve zinanın gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde dava açmalıdır. Ayrıca boşanma davası açmaya hakkı olan eş açık ya da örtülü olarak zina yapan eşi affetmişse dava açma hakkı sona erer.
“…özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davalı-davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığından bahisle hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı erkeğin uzun süreden beri bir başka kadınla birlikte yaşadığı, ondan ortak çocuğunun olduğu, aynı kadınla ilişkisinin halen devam ettiği, yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davacı-davalı erkeğin zinasının temadi ettiği anlaşılmaktadır. O halde, kadının özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak açmış olduğu davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır…”(Y. 3. HD., E. 2018/5498 K. 2018/10545 T. 24.10.2018)
HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davaları üç farklı sebebe dayanan boşanma davalarıdır. Dolayısıyla her bir sebep ayrı ayrı incelenecektir.
HAYATA KAST SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davaları eşlerden birinin diğer eşin ölümünü amaçlayarak yapmış olduğu eylemleri esas almaktadır. Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davalarına eşin yemeğine zehir katılması, eşe silah sıkılması, eşin intihara teşvik edilmesi ya da eşin içmesi gereken bir ilacın bilerek eşe verilmemesi gibi haller gösterilebilir. Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davaları ceza yargılaması ile yakından ilişkilidir. Dolayısıyla hayata kast sebebiyle ceza davası açılmış olabilir. Böyle bir durumda hayata kast sebebiyle açılan boşanma davasında ceza yargılamasındaki hususlar da değerlendirilmelidir.
“…Davacı-davalı kadın, birleşen dava dosyasında 31/10/2016 tarihli dava dilekçesinde TMK’nun 162. maddesi kapsamında hayata kast hukuki sebebine dayanarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.
Dosya arasında bulunan İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/12/2017 tarih 2017/40-330 Esas Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı-davacı erkeğin 23/09/2016 tarihinde, davacı-davalı eşini kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği kabul edilerek TCK’nun 82/-1d,35,62 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek, 19/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince karar gerekçesinde davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı eşini öldürmek kastıyla bıçakla yaraladığı, dosya kapsamı itibariyle TMK’nun 162.maddesindeki şartların tümüyle gerçekleştiği kabul edilerek tarafların birleşen dava yönünden 162.maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. Dosya kapsamı, gerekçeli karar içeriği dikkate alındığında davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı eşinin hayatına kast ettiği sabit olup, mahkemece de TMK’nun 162.maddesindeki tüm şartların oluştuğu yönündeki kabulü karşısında davanın hayata kast hukuki sebebine dayalı olarak da kabulüne karar verildiği anlaşılmakla birlikte, gerekçe içerisinde bu hukuki sebebe açıkça yer verilmediğinden,davacı-davalının hukuki yararının bulunması sebebiyle istinaf itirazının kabulü ile gerekçenin birleşen İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2016/809 Esas sayılı dosyasında tarafların “hayata kast” hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına şeklinde düzeltilmesi gerekmiştir…”(Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İzmir BAM, 2. HD., E. 2018/3416 K. 2019/1827 T. 17.12.2019)
PEK KÖTÜ DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Pek kötü davranış sebebiyle açılan boşanma davaları eşlerden birinin diğer eşe karşı işkence, zulüm, acımasızca dövme, ağır eziyet, hapsetme, aç bırakma gibi pek fena muamelelerde bulunmasını konu alır. Bununla birlikte pek kötü davranış sebebiyle açılan boşanma davalarında ortak hayatın çekilmez hale gelmesi hususu dikkate alınmayacaktır. Eşe karşı uygulanan davranışın pek kötü davranış olup olmadığını takdir edecek merci hâkimdir. Pek kötü davranışa ilişkin değerlendirme yapılırken yapılan davranışın zulüm ve işkence boyutuna ulaşıp ulaşmadığı değerlendirilecektir. Ayrıca pek kötü davranışa dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için pek kötü davranışta bulunan eş kusurlu olmadır. Zira akıl hastası olan bir insanın kusur yeteneği bulunmadığı için pek kötü davranışa dayanılarak boşanma davası açılamaz.
“…TMK162.maddesinde” Pek Fena Davranış Sebebiyle Boşanma Davası” düzenlenmiştir. Pek kötü davranış aynı zamanda mutlak bir boşanma sebebidir. Pek fena muameleye örnek olarak zulüm, işkence, ağır eziyet, acımasızca dövme, hapsetme, aç bırakma vs. örnek gösterilebilir.Pek kötü davranışın bulunması halinde artık ortak yaşamın çekilmez olduğu araştırılmayacağından pek kötü davranışın zulüm ve işkence boyutunda olması gerekir.(Bkz.Ömer Uğur Gençcan Yargıtay 2.HD. Başkanı , Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku shf.182 vd.)…
1-Dosyadaki deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında, davalı erkeğin kusurlu davranışlarının ve eylemlerinin TMK’nun 162. maddesinde yer alan boyutta olmaması sebebiyle davacı kadının TMK’nun 162. maddesi uyarınca pek fena muamele nedeniyle açtığı boşanma davasının reddedilmesinin yerinde olduğu, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı….”(Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – Bursa BAM, 2. HD., E. 2018/1200 K. 2019/100 T. 24.1.2019)
ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası eşlerden birinin diğer eşin kişilik haklarına aykırı olarak gerçekleştirdiği davranışları esas almaktadır. Onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davalarında müşterek hayatın çekilmez hale gelip gelmediği önemli değildir. Eşlerden birine karşı onur kırıcı davranışta bulunulması durumunda işbu boşanma sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir. Onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davalarına örnek olarak eve geç gelen kocasına kızan kadının kocasının iş yerinde ona karşı hakarette bulunması, karısının hakkında dedikodu çıkaran koca ya da kadının cinsiyetine yönelik aşağılayıcı davranışlarda bulunması verilebilir.
“…davacıyı ailesiyle aynı apartmanda oturttuğunu, davacının davalının ailesiyle problem yaşadığında davalının ailesinden yana olduğunu, ailesini haklı bulduğunu, her zaman ailesini önemseyip ön planda tuttuğunu, onlara aşırı düşkünlüğü olduğunu, davalının davacıya yönelik ağıza alınmayacak hakaretler ettiğini, onur kırıcı sözler söylediğini, küçük düşürdüğünü, kumar ve şans oyunları oynadığını, sürekli başkalarının yanında dahi sinkaflı küfür ve hakaretleri olduğunu, ” kadının söz konusu hakkı olmadığını, ikinci sınıf varlık olduğunu söylediğini, başkalarının yanında geri zekalı , karı karı değil ki …vs” tarzında sözler söylediğini, sinirlendiğinde evdeki masa, sandalye, büfe, süs eşyalarını kırıp dökmekten çekinmediğini, davacıya ” eğer beni bırakırsan seni öldürürüm ..” dahi dediğini, sürekli şiddet içeren agresif davranışlarda bulunduğunu,…
…İlk derece mahkemesince erkeğin sürekli ağır hakaretleri, onu kırıcı davranışları, aşağılaması, sosyal medyadan başka kadınlarla görüşerek güven sarsıcı davranışlarının bulunması, kumar ve şans oyunu oynaması, tartışmalarda evdeki eşyalara zarar vermesi kusur olarak verilmek suretiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince erkeğin evdeki eşyalara kusur olarak verilmiş ise de, beyanlar kapsamında bu olayın 2014 Yılı Kasım-Aralık ayında meydana geldiği, sonrasında tarafların barışıp bir arada yaşadıkları, af en azından hoş görü ile karşılanmakla kusur olarak verilemeyeceği, yine onur kırıcı davranış, aşağılayıcı söylemlerin net olarak ispatlanamadığı,..”(Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İstanbul BAM, 10. HD., E. 2018/2306 K. 2020/1034 T. 30.9.2020)
HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİ ZAMANAŞIMI
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davaları için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu boşanma sebeplerinden birine dayanarak boşanma davası açacak kişinin öngörülen hak düşürücü sürelere uymaması halinde talebi usulden reddedilecektir. Özel boşanma sebepleri olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışa dayanılarak açılacak boşanma davaları eşin durumu öğrenmesinden itibaren altı ay içerisinde ve bu kapsamdaki olayın gerçekleştiği tarihten itibaren en geç beş yıl içinde açılmalıdır. Ayrıca hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışı affeden tarafın dava açma hakkı yoktur.
SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davalarının daha detaylı incelenebilmesi için iki başlık altında ayrı ayrı ele alınacaktır. Bununla birlikte suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebeplerinin özel boşanma sebeplerinden olduğu göz ardı edilmemelidir. Ayrıca suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davalarında bu sebepler dolayısıyla evlilik birliği çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nda “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
SUÇ İŞLEME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Suç işleme sebebiyle açılan boşanma davasının konusunu küçük düşürücü suçlar oluşturmaktadır. Küçük düşürücü suç ile yüz kızartıcı ve utanç verici suçlar kastedilmektedir. Bu kapsamda küçük düşürücü suçlara örnek olarak rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma ve cinsel istismar verilebilir. Ayrıca suç işleme sebebiyle boşanma davasında eşe karşı değil üçüncü bir kişiye karşı suç işlenmesi söz konusudur.
HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davası, evlilik birliği içinde olan eşlerden birinin toplum tarafından ayıplanan ve toplumun değer yargısına aykırı davranışlarda bulunmasına dayanır. Bu davranışlar devamlılık arz eden davranışlardır. Yani eşlerden biri haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açacaksa, davalı eş toplum değerlerine aykırı görülen davranışı yaşam biçimi haline getirmiş olmalıdır.
“…Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için; eşin, sosyal hayatta toplumun genel değer yargılarıyla çatışan, olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik göstermesi ve bu davranışın diğer eş için birlikte yaşamayı ondan beklenemez hale getirmesi gereklidir. Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış; Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesindeki evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumu için yeterli olabilirse de, haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma kararı için yeterli değildir. Davalı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Davalı kadının gerçekleşen bu davranışı, davacı koca bakımından birlikte yaşamayı ondan beklenemez duruma getirmiş ise de; sürekliliği olmadığı anlaşıldığından; haysiyetsiz hayat sürme ile Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…’’ (Yargıtay Kararı- 2. HD. E. 2011/22536, K. 2012/17686, T. 26.06.2012)
TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Terk sebebiyle boşanma davası açılması eşlerden birinin ortak olarak yaşadıkları evden ayrılmalarını konu almaktadır. Terk, eşlerden birinin; bilerek ve isteyerek, haklı bir neden olmaksızın evlilik birliği içerisinde diğer eşle birlikte yaşadıkları evden süreklilik arz edecek şekilde ayrılmasıdır. Terk eden eş, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek için yaşanılan ortak konuttan ayrılmış olmalıdır. Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için en az altı ay ortak konuttan ayrılık gerçekleşmiş olmalıdır. Terk ettiği iddia olunan eşin haklı bir nedenle evden ayrılması (askerlik gibi) ya da evden ayrılmaya zorlanması halinde bu sebebe dayanılamayacaktır.
Terk sebebiyle boşanma davası açmadan önce eşlerden birinin istemi üzerine ortak konutu terk eden eşe hâkim veya noter aracılığıyla ihtar çekilir. Bu kapsamda yapılan ihtarda, evi terk eden eşe iki ay içinde eve dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde oluşacak sonuçlar hakkında uyarılar bulunur. Bu ihtardan sonra eş ortak konuta dönmemiş ise terk sebebiyle boşanma davası açılabilir.
“…davacı erkeğin TMK’nun 164. maddesine dayalı olarak boşanma davası açtığı, dava dilekçesinin konu bölümünde ve içeriğinde bunu açıkça yazdığı, davacı vekilinin de 09.12.2015 tarihli duruşmada da davanın terk nedeniyle boşanma davası olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre; dava TMK 164. maddesine dayalı terk nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Ancak mahkemece hükmün gerekçesinde TMK’nun 166/1 maddesine dayalı kusur tespiti yapılmıştır. Dava TMK 164. maddesine dayalı terk nedeniyle açılan boşanma davası olduğuna göre, mahkemece yapılacak iş TMK 164 maddesi uyarınca davalı kadının kusuru olup olmadığına ilişkin olumlu olumsuz karar vermektir. Hal böyleyken mahkemece davanın TMK 166/1 maddesi olduğu yönündeki belirlemesi ve buna göre yapılan kusur tespiti hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”( Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2020/6031 K. 2021/161 T. 14.1.2021)
AKIL HASTALIĞI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Akıl hastalığı sebebiyle açılan boşanma davaları özel sebebe dayalı olarak açılan boşanma davalarıdır. Akıl hastalığı nispi bir boşanma sebebidir. Bunun sebebi akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için bu durumun diğer eş için müşterek hayatı çekilmez hale getirmiş olması gerekir. Ayrıca akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının geçmeyeceği resmi sağlık kurullarınca onaylanmış olmalıdır. Bununla birlikte akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açabilmek için herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir.
“…Türk Medeni Kanununun 165. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için, eşlerden biri akıl hastası olmalı, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmeli vebu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Davalının, Tutak Sulh Hukuk Mahkemesince dava sırasında kısıtlandığı ve babası K3’ın velayeti altına konulduğu anlaşılmaktadır. Davalının ruhsal rahatsızlığı ve bu hastalığın geçmesine tıbben olanak bulunup bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmelidir, Akıl hastalığının evlilik birliğini diğer eş bakımından çekilmez hale getirip getirmeyeceği hastalığın türü ve derecesiyle de yakından ilgilidir. Bu bakımdan “çekilmezlik” olgusu tıbbi tanıya da bağlıdır. Öyleyse, davalının tam teşekküllü resmi sağlık kuruluna sevk edilip, davalıda mevcut akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmeli ve hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediği hususu diğer delillerle birlikte değerlendirilmelidir.
Hukuki nitelendirmedeki hata nedeni ile davacının TMK 165. maddesine dayalı davası hakkında, esaslı delillerin toplanmadığı ve delillerin değerlendirilmediği anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçede belirtilen şekilde resmi sağlık kurulu raporu da alınarak, davacının akıl hastalığına dayalı boşanma davası yönünden de deliller değerlendirilerek bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,…”( Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – Ankara BAM, 28. HD., E. 2019/799 K. 2019/7 T. 9.12.2019)
GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ
Genel boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri gibi sınırlı sayıda değildir. Yani genel boşanma sebepleri ismen düzenlenmiş ancak bu sebepleri doğran olaylar sınırlı sayıda belirtilmemiştir. Nitekim genel boşanma sebepleri evlilik birliğinin temelden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve ortak hayatın tekrar kurulamaması sebebiyle boşanma olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Anlatılanlar kapsamında “Boşanma Davası Sebepleri” başlığına sahip makale de bu üç genel boşanma sebebi aşağıda ayrı ayrı ele alınacak ve detaylı incelenecektir.
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Evlilik birliği müşterek hayatı sürdüremeyecek şekilde temelinden sarsılmışsa eşlerden herhangi biri boşanma davası açabilir. Dolayısıyla evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için eşlerin şiddetli geçimsizlik sebebiyle ortak yaşamları sürdürülemez hale gelmiş olmalıdır.
Evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açmak için kusurun bir önemi bulunmamaktadır. Ancak bu sebebe dayanarak boşanma davasının davacısı olan eşin kusuru diğer eşe göre daha ağır ise davalı eşin itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
“…Mahkemece davacı kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayalı boşanma davasının “Tanıkların beyanlarının dava açılmadan iki yıl öncesine dayalı olduğu, davacı ile davalının bu iki yıllık süreç içerisinde beraber yaşadıkları bu kapsamda iki yıl önce yaşanan olayların zımmen affedilmiş sayılması gerekitği, bu nedenle davanın ispatlanamadığı” gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmeme ve şiddet eylemlerinin süreklilik arzettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davasının şartları oluştuğundan boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”( Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2016/16539 K. 2018/5160 T. 17.4.2018)
ANLAŞMALI BOŞANMA
Anlaşmalı boşanma sebebiyle açılan boşanma davası eşlerin anlaşarak boşanma davası açması ya da açılan davayı diğer eşin kabul ettiği durumlarda ortaya çıkan bir durumdur. Eşlerin anlaşmalı boşanabilmesi için en az bir yıl evli olmaları ve eşler birlikte boşanmak için başvuruda bulunmuş ya da açılan davanın diğer eş tarafından kabul edilmiş olması gerekir. Ayrıca anlaşmalı boşanma durumlarında boşanma kararı verilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekir. Bununla birlikte anlaşmalı boşanma davasında boşanma kararı verecek hâkim, boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulmalıdır. Bu kapsamda eşler tarafından yapılan anlaşma metninde hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Yapılan değişiklikler anlaşmalı boşanma talebinde bulunan eşler tarafından da kabul edilirse eşler hakkında boşanma kararı verilir.
“…4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır…”(Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2010/22580 K. 2011/21616 T. 12.12.2011)
ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için dana önce açılmış bir boşanma davası bulunmalıdır. Bununla birlikte daha önce açılan boşanma davası herhangi bir sebeple reddedilmeli ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçtiği halde eşler arasında ortak hayat kurulamamış olmalıdır. Bu şartların gerçekleşmiş olması halinde evlilik birliği temelden sarsılmış sayılarak eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir. Ayrıca ortak hayatın yeniden kurulması sebebiyle açılan boşanma davalarında önceden açılan boşanma davasından feragat söz konusu ise de diğer şartların somut olayda mevcut olması halinde hâkim tarafından boşanmaya hükmedilecektir.
“…Görüldüğü üzere, bir davada ispat yükü, dayandığı vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan hak çıkaran yani vakıadan yararlanan kimseye aittir. TMK’nın 166/4. maddesinde de genel kuraldan ayrılmayı gerektiren herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Şöyle ki, davacı daha önce bir boşanma davasının açıldığı ancak reddedildiği, bu davanın kesinleştiği ve kesinleşmeden itibaren üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulmadığı hususundaki vakıalara dayanmaktadır. Bu vakıaların ispatı hâlinde elde etmek istediği sonuç “boşanma” kararı verilmesidir. Dolayısıyla TMK’nın 166/4. maddesine dayalı davalarda ispat yükü davacıdadır ve davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmek zorundadır…
…Somut olaya gelince; davacının daha önce açtığı boşanma davasının, “davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle” reddedilerek 20.01.2010 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşme tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında üç yıldan fazla bir sürenin geçtiği sabittir. Ne var ki, davacı, 11.12.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında “davaya ilişkin bildireceğim delilim yoktur” demek suretiyle kanunda öngörülen üç yıllık süre içerisinde ortak hayatın kurulması amacıyla bir araya gelinmediği hususunda herhangi bir ispat vasıtası sunmayacağını ortaya koymuştur…
Açıklanan nedenlerle, daha önceden açılan ve reddedilip kesinleşen davadan sonra eşlerin ortak hayatı kurmak amacıyla bir araya gelmediklerine dair vakıanın davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen direnme kararının onanması gerekmiştir…”( Yargıtay Kararı – HGK., E. 2017/1286 K. 2019/142 T. 14.2.2019)
GENEL BİLGİLER
BOŞANMA SEBEPLERİ
Boşanma sebepleri ile ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA DAVASI SEBEPLERİ YARGITAY KARARLARI
Boşanma davası sebepleri Yargıtay kararları ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ YARGITAY KARARLARI
Boşanma sebepleri Yargıtay kararları ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
Boşanma sebepleri nelerdir ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ MEDENİ KANUN
Boşanma sebepleri medeni kanun ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ ALDATMA
Boşanma sebepleri aldatma ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ AİLE HUKUKU
Boşanma sebepleri aile hukuku ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEBİ ALDATMA
Boşanma sebebi aldatma ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA GENEL SEBEPLERİ
Boşanma genel sebepleri ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ YARGITAY KARARLARI
Genel boşanma sebepleri Yargıtay kararları ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ TMK
Genel boşanma sebepleri TMK ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMANIN GENEL SEBEPLERİ
Boşanmanın genel sebepleri ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK
Boşanma sebepleri şiddetli geçimsizlik ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ GENEL ÖZEL
Boşanma sebepleri genel özel ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ 2023
Boşanma sebepleri 2022 ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEBİ ZİNA
Boşanma sebebi zina ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ KANUN
Boşanma sebepleri kanun ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEBİ İLE SOYADI DEĞİŞİKLİĞİ
Boşanma sebebi ile soyadı değişikliği ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
ANKARA BOŞANMA AVUKATI
Ankara boşanma avukatı ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEBİ 2023
Boşanma sebebi 2023 ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA NEDENLERİ
Boşanma nedenleri ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ 2023
Boşanma sebepleri 2021 ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEPLERİ TMK
Boşanma sebepleri TMK ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMA SEBEBİ TERK
Boşanma sebebi terk ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMADA KUSUR SEBEPLERİ
Boşanmada kusur sebepleri ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMANIN MUTLAK SEBEPLERİ
Boşanmanın mutlak sebepleri ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
BOŞANMANIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Boşanmanın sebepleri nelerdir ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
NELER BOŞANMA SEBEBİ OLABİLİR?
Neler boşanma sebebi olabilir ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.
ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
Özel boşanma sebepleri nelerdir ilgili yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.